Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Endüstri Devrimi adına yük atlarından özür diliyorum. Tekniğin hizmetine sunularak aşağılanan akıldan; kara, yeşil, kızıl ve boz ırmaklardan özür diliyorum. Önümde akıp giden şu asfalta yapışmış kedi yavrularından, bakırcılar çarşısından, göçmen kuşlardan, "şiir okumak ve nefes almak için aynı fiili kullanan Haida yerlilerinden" Çingenelerden, delilerden, meşe palamudundan, lüfer ve kılıçbalığından, koşarak doğuran antiloplardan özür diliyorum. İncitilmiş zihinden, alçaltılmış bedenden ve küçük düşürülmüş ruhtan... Jeff Bezos adına bağımsız kitapçılardan ve sahaflardan, Steve Jobs adına Tibet'teki dua çarklarından, gazeteler adına dünyadan özür diliyorum. Atakan Yavuz
"Müstakil bir evim olsun ve küçük bir bahçem, Eski bir radyom bir de kanepem Bahçemde erik ağacım ve yanında kiraz Kırmızı güllerimin yanında, papatyalardan da biraz, Minik bir köpek ve sevimli bir kedi, Onların vefası ve toprağın bereketi. Ve çayı beraber yudumlayabileceğim, Elimi hiç bırakmayacak bir can yoldaşı. Sonrası can sağlığı, hayırlısı…" Can Yücel
Reklam
Müstakil bir evim olsun ve küçük bir bahçem Eski bir radyom, bir de kanepem Bahçemde erik ağacım ve yanında kiraz Kırmızı güllerimin arasında papatyalardan da biraz Minik bir köpek ve sevimli bir kedi Onların vefası ve toprağın bereketi Ve çayı birlikte yudumlayabileceğim, Bir can yoldaşı… Sonrası can sağlığı, hayırlısı.. Can Yücel
Öyle günlerim oluyor ki, etrafımda küçük bir hareket, en hafif bir ses bile istemiyorum. Taşıp dökülecek kadar kendi kendimi doyurduğumu hissediyorum. Kafamda, hiçbir şeyle değişilmesi mümkün olmayan muazzam hayaller, bana her şeylerden daha kuvvetli görünen fikirler birbirini kovalıyor... Fakat sonra birdenbire etrafımda bana yakın birini arıyorum. Bütün bu beynimde geçen şeyleri teker teker, uzun uzun anlatacak birini. O zaman ne kadar hazin bir hal aldığımı tasavvur edemezsiniz. Kış günü sokağa atılmış üç günlük bir kedi yavrusu gibi kendimi zavallı hissediyorum. Odamdaki duvarlar birdenbire büyüyüveriyor. Pencerelerin dışındaki şehir ve hayat bir anda, insanı boğacak kadar kudretli ve geniş oluyor... Zannediyorum ki tasavvuru bile baş döndüren bir süratle hiç durmadan koşup giden bu hayat ve bir avuç toprağının bile doğru dürüst esrarına varamadığımız bu karmakarışık dünya beni bir buğday tanesi, bir karınca gibi ezip geçiverecek... Böyle acz içindeyken odamda her şey bana küçüklüğümü ve zavallılığımı haykırıyor. Sokağa fırlıyorum. Bir tek yakın çehre görsem de yanında yürüsem, hiç ses çıkarmadan yürüsem diyorum. Halbuki ara sıra karşılaştığım ahbapları görmemezliğe geliyorum. Hiçbiri bana bu anda yardıma çağrılacak kadar yakın görünmüyor. Bilmem beni anlıyor musunuz? |Sabahattin Ali - İçimizdeki Şeytan(Sayfa 88)
İçimde küçük bi kız çocuğu, ota boka heyecanlanıyo. Hayaller kurmaya, durup durup gülümsemeye başlıyo. Dışında kuyruğu hep havada, ben tek başıma da varım portresi, İçinde korunmaya, kollanmaya muhtaç bi yavru kedi.
Sevgili kitap dostlarım, D & R' daki 5 TL kampanyasını gözlerimle görmek için Forum İstanbul mağazasına gittim ve hayal kırıklığına uğradım. dr.com.tr/Kataloglar_/Bu-... adresindeki kitaplardan Forum İstanbul mağazasında maalesef yoktu. Öylesine indirimli gibi 3-5 kitap konulmuştu. Geçen yıllardaki gibi 5 TL
Reklam
Ben seni uzun bir yolda yürürken görmedim ki hiç Yağmurlar altında gördüm, kadeh tutarken gördüm de Bir kıyıya bakarken, bakarken ki ağlayan yüzünle Ve yarışırsa ancak Monet'nin Kadınlarına yaraşan giysilerinle Gördüm de Ben seni uzun bir yolda yürürken görmedim ki hiç. Öyle kısaydı ki adımların, diyelim bir yaz tatilinde Bir otel kapısının
Sık sık başı ağrıyordu. Çok ders çalışmasına rağmen "anne çok çalışıyorum fakat unutuyorum" derdi. Bakkala birşeyler almaya gönderdiğimde ne alacağını unutuyordu. Not tutmaya başladı, not tutmasa unutuyorum diyordu. Keşke o zaman farkına varsaydım diye kendimi suçluyorum. Biz çok ders çalıştığı için belki zihni yoruluyor diye
OĞLUM 12 YIL UYUDUKTAN SONRA UYANDI... Bir gün çok sinirlendi. Yine kendini balkondan atmak istedi. Zor ikna edebildik. Akşam oldu, onu uyuyor zannettim. Babasıyla ne yapacağımızı konuşurken bir ara "oğlumuzu olmazsa bağlayalım" diye ağlayarak anlatıyordum ki birden yatağından doğrulup sadece bana bakarak, "yazıklar olsun size,
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.