“Onu yüzüstü bırakmam yakışık alır mıydı? Suçsuz, zavallı hesaplarının ardındaki inceliği kestirmeliydim. Çiçekler öyle değişkendir ki! Ama ben çiçeğimi gereğince sevmek için çok küçüktüm o sıralar.”
Çünkü üstünü fanusla örttüğüm odur, rüzgardan koruduğum odur, kelebek olsunlar diye bıraktığımız birkaç tanenin dışında bütün tırtılları uğrunda öldürdüğüm odur. Yakınmasına, böbürlenmesine hatta susmasına kulak verdiğim odur. Çünkü benim gülümdür o.
"Görse ne kızardı dedi," kendi kendine. " Kim bilir nasıl öksürür kendine gülünmesin diye ölüyormuş gibi yapardı. Ben de ölmemesi için seve seve ona bakıyormuşum gibi yapardım. Çünkü aşağıdan almazsam gerçekten ölmeye kalkardı.
İnsanların artık hiçbir şeyi anlamaya vakitleri yok. Onlar her şeyi tüccarlardan satın alıyor. Ama dost satan tüccar olmadığı için artık insanların dostları yok.
" O zaman kendini yargılayacaksın," diye cevap verdi kral. " Bu yapabileceğin en zor şeydir. Kendini yargılamak diğerlerini yargılanmaktan daha zordur. Eğer kendini doğru yargılamayı başarabilirsen, gerçek bilgeliğe ulaşabilmişsin demektir."
Ne diyeceğimi kestiremiyordum. Kendimi çok beceriksiz buluyordum. Ona nereden yaklaşılır, nasıl ulaşılır bilmiyordum. Ne kavranılmaz bir yer şu gözyaşı ülkesi.
Yaşam,bize bütün kitapların öğrettiğinden daha çoğunu öğretir.Çünkü yaşam,bize karşı direnir. İnsan,ancak engellerle karşılaşıp onları aşmaya çalıştıkça kendini tanıyabilir