".. Denildi ki: geçmiş zamana âit olup da elden çıkan şeylerle meşgul olmak, ikinci bir vakti de elden çıkarıp zâyi’ etmektir.." || Kuşeyrî Risâlesi
~Adil Erdem Bayazıt~
Önce bir övgü ile geçiliyordu sabaha Evrenin efendisi için açıyordu güller bir sabah selasında Hüseyni makamında söylenen bir selada ve bizzat sonbahar bahçelerinde Çam dalları arasından sızan rüzgarın soluğu Sürekli zikir üzre pınarın sesi Ve sonra ezana geçilmişti O dağların üzerinde özgürlük meşalesi gibi seyrettiğimiz Bir kurtuluş kandili gibi idrak ettiğimiz Tanyıldızı da doğmuştu Bir dirilişi muştulayan horozlar Kuzular, kuşlar, böcekler, acıkan ve acıkmayan diğer yaratıklar Doğan güne gülümseyen çocuklar Ve sonra Hepsini kuşatan Ve kıyama duran Kalbim.. "Tabiatın içinde tabiatla birlikte."
Reklam
Ebü’l-Kasım Ca’fer b. Ahmed-i Râzî (rh.a.) şöyle anlatmıştır: “Ebü’l-Hayr-ı Askalânî’nin canı senelerdir balık yemek istemişti. Sonra helâl bir paradan balık alma imkânı buldu. Balığı aldı kızarttı yemek için elini uzattığında, balığın kılçıklarından biri parmağına battı ve elini mahvetti. Bunun üzerine Ebü’l-Kasım, ‘Yâ rabbi! İştahla helâle elini uzatanın cezası bu ise, şehvetle harama elini uzatanın cezası nasıl olur acaba?’ dedi.” (İmam-ı Kuşeyri, Kuşeyri Risalesi S. 314)
43 öğeden 61 ile 43 arasındakiler gösteriliyor.