Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ama bir önceki cümlede görmüş olabilirim… Aldırma, güzelsin… Mikroskop mucidi Leeuwenkoek dostu ressam Vermeer’e “su böyle işte ve başka türlü değil” demiş… Bir öpüş damlasında milyarlarca gözle görülmez yaratık… Ressamın tarafını tutuyorum… Çünkü, güzelsin… Birkaç tel beyaz… Bizi gazlamaz… Sakınmazsın görüntünü, biliyorum… Çünkü güzelsin… Mikroskopun mucidi Leeuvvenhoek, aynı günde doğdukları, hep komşuluk yaşadıkları dostu ressam Vermeer’e bir su damlası gösterip, “su işte böyle ve değil başka türlü” demiş… Bir öpüş damlasında kanyuvarları… Mucidin tarafım tutsam da… Sen güzelsin… Teleskopla bulamadım… Mikroskopla bulacağım… Ayın yüzeyinin de bir dokusu var elbet… Gözenekler, sivilceler… Onlarla çok güzelsin… Neo-liberalizm, ruhçuluk, tarikat, entellektüel, ordu, çok-insansız şirketler, öykü yazarları, kestaneyi çizdirenler, uzaktan bakanlar, Şemdinliler, tavşan falcıları, kurban sömürgenleri, onmaz kuşkuculuk, araba tamircileri, taksitle alın tutkumu, hadi… Kazık ve pazarlık… Ama son kumarım sensin… Sen, güzelsin… Sen, güzelsin… Kuraldışı… Bastıbacak… Minicik… Ama sen, güzelsin… Kapımın eşiği, gözümün bakışı, son ruhsal tatil, duruşum, bozuluşumsun… Pazarlık etmem… Markette yoksun… Reklamın yok! Gerçekten… Güzelsin… Kedi sakladım senden, öykü sakladım, belki bunu da saklayacağım… İhanet… Ama sen, güzelsin… Ruhumu saran sacayağı, gözümün bağı, son ruhsal kaatil, ölümüm, mahvoluşumsun… Cazgırlık etmem… Gönlünde yokum… Aşkımız, yok! Gerçekten… Güzeldin…
Ulus Baker
Ulus Baker
Neo-liberalizm, ruhçuluk, tarikat, entellektüel, ordu, çok-insansız şirketler, öykü yazarları, kestaneyi çizdirenler, uzaktan bakanlar, Şemdinliler, tavşan falcıları, kurban sömürgenleri, onmaz kuşkuculuk, araba tamircileri, taksitle alın tutkumu, hadi... Kazık ve pazarlık... Ama son kumarım sensin... Sen, güzelsin...ulus baker
Reklam
Hepimizin düşünme ve karar verme yetisinde az da olsa rölativlik ve kuşkuculuk olması şart. Kuşkuculuğun olmadığı yerde fanatizm ve dogmatizm doğar. Fanatizmin olduğu yerlerin de ne hâlde olduğunu iyi biliyoruz. Septisizm yaşatır!
Ya sanata ne diyorsun? - Bir illettir. Aşk? - Yanılsama. Din? - İnancın yerini tutan günün modası. Sen kuşkucusun. - Hiç de değil. Kuşkuculuk imanın başlangıcıdır. Ya nesin sen öyleyse? - Tanımlamak kısıtlamaktır. Bir ipucu ver bana. - İp dediğin kopar. Labirentte kaybolabilirsin. Bunu gece günceme yazacağım. - Neyi? Ateşten yananın ateşe doymadığını. “İnsanların ahlaksız diye nitelediği kitaplar insanları kendi ahlaksızlıkları ile yüzleştiren kitaplardır.” diye yazan Oscar Wilde o dönem yazdığı Dorian Gray’in Portresi kitabının içeriğinden dolayı yoğun eleştirilere maruz kalmış ve kendini şöyle ifade etmişti; “Dorian benim olmak istediğim kişidir - belki başka bir çağda…” Oscar Wilde cinsel yönelimi sebebiyle mahkeme tarafından hapis cezasına çarptırıldı. Önce Pentonville Hapishanesi’ne götürüldü. Saçları kesildi. Mahkum elbiseleri giydirildi. Hücresinde 3 kova vardı. Biri yemek, biri su, biri de tuvalet için. Her gün bir değirmende çalıştırıldı. Sağlığı bozulmuş, zayıflamıştı. Wilde her şeye ve herkese rağmen şöyle yazmıştı mektubunda: “Bir güzel sanat eseri daha yaratabilirsem, kötülüğün zehrini, korkaklığın alaylarını etkisiz hale getirmiş, küçümsemenin çatallı dilini kökünden koparmış olacağım. Eğer yaşam benim için bir sorunsa, ki mutlaka öyledir, ben de yaşam için bir sorunum.” Yazarın ölümüyle ilgili farklı inanışlar olsa da yüksek eğilim bir otel odasında intihar ettiği yönünde. Duvardaysa “Ya duvar kâğıdı gider, ya ben” diye yazıyordu.
Kum Güzeli
En elde edilmemiş şiirdin sen. Kuşluk vakti yazılanlardan… Bıkkın bir rahibin, bir sabah, yorgun bir vezirin akşamın alacakaranlığında muhtemelen yazacağı… Masadan doymadan kalkmış gibi okunmalı… güzelsin… Uzaktan zor seçilebilir bir harf… Hayır hayır! Şimdi anlıyorum… Gizli bir rakam, Kabala’dan… kumun üzerine çizilen… Çöldeyiz ve başka bir
Kum güzeli- Ulus Baker
En elde edilmemiş şiirdin sen. Kuşluk vakti yazılanlardan... Bıkkın bir rahibin, bir sabah, yorgun bir vezirin akşamın alacakaranlığında muhtemelen yazacağı... Masadan doymadan kalkmış gibi okunmalı... güzelsin... Uzaktan zor seçilebilir bir harf... Hayır hayır! Şimdi anlıyorum... Gizli bir rakam, Kabala'dan... kumun üzerine çizilen...
Reklam
Neo-liberalizm, ruhçuluk, tarikat, entellektüel, ordu, çok-insansız şirketler, öykü yazarları, kestaneyi çizdirenler, uzaktan bakanlar, Şemdinliler, tavşan falcıları, kurban sömürgenleri, onmaz kuşkuculuk, araba tamircileri, taksitle alın tutkumu, hadi... Kazık ve pazarlık... Ama son kumarım sensin... Sen, güzelsin...
İnanmayı esaret noktasında esas alan bir kuşkuculuk anlayışı, inanmayı ihtiyaç olarak görmekten uzaklaşır. Her an kendine yabancılaşan bir görüş, duyuş ama neticesiz ve askıda kalmış bir arayış. Alışkanlık batağına saplanmış bir zihin için her inanca dayalı bağlayıcılık saplanılması zorunlu bir oluşa dönüşür. İnanmamanın yaratacağı ağırlığı bile bastırabilen bir alışkanlık düşün! Kendine dair yarattığın alışkanlığın kendi gerçekliğini alaşağı ettiği yol ve her durakta bilinç değiştirip aynı saplantıyı ilk defa görüyormuşcasına kayıtsızca kabul eden bir iç körlük. Mehmet
_Napolyon Bonapart_ _Devlet, benim. _Para, para, para. (Başarının sırrı) _Felaketlerin üstünde dimdik oturan insan soylu ve cesurdur. _Gerçekler, büyük ruhlu insanları besler, küçük ruhları ise yaralar. _Yapıcı eleştiri, akıllı insanları güçlendirir. Ahmakları öfkelendirir. _Düşmanınız hata yaparken araya girmeyin. _İki şey
320 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.