El Mitra bir kez daha söz aldı ve dedi ki: Peki, Evlilik ey üstat?
Ve o şöyle yanıtladı:
Birlikte doğdunuz ve sonsuza dek birlikte olacaksınız.
Birlikte olacaksınız, ölümün beyaz kanatları günlerinizi da
ğıtıp savurduğu saatte.
Elbette, Tanrı'nın sessiz belleğinde bile birlikte kalacaksınız.
Ama, birliğinizde mesafeler olsun.
Göklerin rüzgârları dans etsin aranızda.
Birbirinizi sevin, ama aşk pranga olmasın aranızda:
Ruhlarınızın kıyıları arasında hep dalgalanan birdeniz olsun
aşk.
Birbirinizin kadehini doldurun, ama aynı kadehten içmeyin.
Birbirinize ekmeğinizden verin ama aynı ekmeği yemeyin.
Birlikte şarkı söyleyip dans edin ve eğlenin, ama ikiniz de tek
başınıza olun,
Bir lavtanın, aynı ezgiyle titreseler de birbirinden ayrı du
ran telleri gibi.
Kalplerinizi verin, ama teslim almayın birbinnizin kalbini.
Çünkü sadece Hayat'ın avucundadır kalpleriniz.
Birlikte saf tutun, ama yapışmayın birbirinize:
Çünkü tapınağın sütunları da ayrı dururlar,
Ve meşe ile selvi büyüyemez birbirlerinin gölgesinde.
"Kralın hizmetkârları, askerleri, habercileri ve vekilleri vardır. Ya bu Anti-Kral'ın hizmetkârları nerede?"
"Kafalarımızın içinde, oğul. Kafalarımızın içinde. Hain olan
nefsimiz; Yaşamak istiyorum; ben yaşayayım da isterse dünya yansın! diye bağıran nefsimiz. Karanlıkta bulunan, içimizdeki hain ruh, aynı elmanın içindeki kurt gibi. Hepimize hitap ediyor. Ama sadece bazıları onu anlıyor. Büyücüler ye sihirbazlar. Şarkıcılar; yaratıcılar. Ve kahramanlar, kendileri olmaya çalışan insanlar, İnsanın kendi Özünü bulması çok nadir rastlanan bir şeydir ve çok büyük bir şeydir. İnsanın sonsuza kadar kendisi olması daha da güzel değil mi? "
Geçmişi hatırlama yaşayanlara özgü değil midir? Hayata veda vakti geldiğinde insanın elinde kalan ve tadını çıkaracağı son varlıklar, son zenginlik değil midir?
Açığa vurulamayan emel ve kederler sahibini daha çok ızdıraba sokar. İnsan üzüldüğü zaman başka biriyle duygu alışverişinde bulunacak olursa üzüntü ve elemi hafiflemiş ve geçmiş olur.