Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Duygu

Duygu
@lawyering
Lisansüstü
Ankara
25 okur puanı
Ağustos 2020 tarihinde katıldı
Yoğunlaşmayı öğrenmede atılacak en önemli adım; kişinin okumadan, radyo dinlemeden, sigara ve içki içmeden yalnız kalabilmeyi öğrenebilmesidir; bu beceri de sevme becerisi için bir koşuldur. Bir insana salt kendi kendime yetemediğim için bağlıysam, o kişi ancak bir can simidi olabilir. Aradaki bağın sevgiyle hiçbir ilgisi yoktur. Mantığa aykırı görünse de yalnız kalabilme becerisi, sevme becerisinin koşuludur.
Sayfa 131Kitabı okudu
Reklam
Eğer akıllılığın özelliği rahimden kurtulup dışarı çıkmaksa, akıl hastalığının özelliği rahme doğru çekilmek, gerisin geriye onun tarafından emilmektir. Bu da yaşamdan geri kalmak demektir. Bu tür bağlılığa; kendini çocuğuna yutucu, yok edici bir biçimde bağlayan annelerin ilişkilerinde rastlanır. Bazen sevgi bazen görev adına küçük çocuğu, biraz fazla palazlanmışını, gelişmiş adamı içlerinde tutmak isterler. ..Annenin bu yıkıcı, içine alacı yanı, anne olgusunun olumsuz tarafıdır. Anne çocuğa can verdiği gibi, verdiği canı geri de alabilir. Yaratan ve yok eden o’dur, sevgi mucizeler yaratabilir ama hiç kimse onun kadar yaralayamaz.
Sayfa 116Kitabı okudu
Sevmek bir eylemdir; edilgen bir duygu değil. Bir şeyin “içinde olmaktır” , bir şeye “kapılmak” değil. En genel biçimi ile sevmenin etken yapısı, sevmenin almak değil öncelikle vermek olduğu biçiminde tanımlanabilir. Vermek nedir? Çok kolay gibi görünse de bu sorunun yanıtı gerçekte karışıklıklarla, belirsizliklerle doludur. Bu konuda en yaygın yanlış anlama, vermenin bir şeyden “vazgeçme” , bir şeyden yoksun kalma, bir başkasının uğruna kurban olma gibi anlaşılmasıdır. Kişiliği gelişmemiş, yönelimleri “hep bana”cı, sömürücü ya da istifçiliğin ötesine geçmemiş kişi sevme edimini böyle anlar. Tüccar kişilikli biri karşılığında bir şey alarak vermeye hazırdır, ona göre bir şey almadan vermek kandırılmaktır. Ama yönelimi üretici olmayan kişi, verme sonucu yoksullaşma duygusuna kapılır. Böylece bu tür bir çok kişi vermeyi reddeder.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Erkeğin cinsel işlevinin en ulaşılmaz anında verme edimi yatmaktadır. Erkek kendini, cinsel organını, kadına vermektedir. Doyum anında kadına dölünü vermektedir. Eğer güçlüyse vermekten kendini alamaz. Veremiyorsa eğer güçsüz demektir. Kadın için de süreç pek farklı değildir. Hatta bir ölçüde daha da karmaşıktır. Kadın ayrıca kendisini de vermektedir, kadınlığın merkezine giden kapıları açmakta, alma edimi içinde vermektedir. Eğer bu verme edimini başaramıyor, sadece alıyorsa, o zaman soğuk bir kadın olduğu ortaya çıkar. Kadında verme eylemi, sevgili olmanın dışında bir kez de anne olarak belirir. Anne; içinde büyüyen çocuğa kendini verir, sağlığını verir. Vermekten alıkonulmak anne de acı yaratır.
Çocuğun yaşamının karşılanmasının iki görünümü vardır. Bunlardan birincisi, çocuğun yaşamını, koruyup büyümesini sağlamak için gerekli olan sorumluluk ve bakımlıdır. İkincisi ise korumanın çok daha ötelerindedir. Bu, çocuğa yaşama sevgisi aşılamak, ona dünyaya gelmek, küçük bir kız ya da oğlan olmak, yaşamak güzeldir duygusunu vermektir. Anne sevgisinin bu iki görünümü de İncil‘deki yaratılış öyküsünde özlü olarak anlatılmaktadır. ..İşte anne sevgisi de bu ikinci adımda çocuğa, dünyaya gelmek ne de iyiymiş duygusunu verir. Çocuğa salt hayatta kalma isteğini değil yaşama sevincini de aşılar. Aynı düşünce İncil’de bir başka simge ile açıklanır. Vaad edilmiş toprak (toprak her zaman ananın simgesidir) “süt ve bal ırmaklarının aktığı” yer olarak tanımlanır. Süt sevginin ilk görünümünün, ilgi ve onaylamanın simgesidir. Bal yaşamın tatlılığını, ona duyulan sevgiyi ve yaşamanın mutluluğunu simgeler. Annelerin büyük çoğunluğu “süt” verebilmektedir ama pek azı “bal” da ekleyebilir. Annenin “bal” verebilme yetisine sahip olabilmesi için sadece “iyi anne” olması yetmez, mutlu bir kişi de olmalıdır. Bu noktaya erişen annelerin sayısı pek yüksek değildir. Annenin çocuk üzerindeki etkisi pek abartılmış sayılmaz. Annenin yaşamaya olan tutkusu, huzursuzluğu gibi bulaşıcıdır. Her iki tutum da çocuğun tüm kişiliği üzerinde derin etkilere sahiptir. Gerçekten çocuk -ve yetişkinler- arasında sadece “süt” emenler ile “süt ve balı” beraberce alanları birbirinden ayırmak hiç de zor değildir.
Reklam
Ne var ki bu tür sevgiler doğaları gereği bitimsiz değildir. İki insan birbirlerini daha iyi tanıdıkça yakınlaşmalarındaki o mucizevi nitelik, düş kırıklıkları, çelişkiler, bıkkınlıklarla ilk heyecanlardan arta kalan ne varsa tümünü silip süpürürken kendisi de yavaş yavaş yiter. Başlangıçta bunun farkına varmazlar. Aslında birbirleri için o yanıp tutuşmalar, deli divane olmalar, daha önceki yalnızlıklarının derecesini gösteren bir kanıtken, sevgilerinin şiddetinin ölçüsüymüş gibi kabul ederler.
Duygu

Duygu

, bir kitabı yarım bıraktı
%75 (180/238)
Puslu Kıtalar Atlası
Puslu Kıtalar Atlasıİhsan Oktay Anar
8.6/10 · 48,6bin okunma
152 syf.
·
Puan vermedi
·
25 saatte okudu
Kibritleri Çok Seven Küçük Kız
Kibritleri Çok Seven Küçük KızGaetan Soucy
7/10 · 539 okunma
Duygu

Duygu

, 1000Kitap'a katıldı.
Geri110
163 öğeden 151 ile 163 arasındakiler gösteriliyor.