Hayat tuhaftı. Benimle açık açık bir alıp veremediği vardı ama bilmiyordum ki neydi derdi. Hayır, canına yandığımın içine de tükürmemiştim ki bana garez beslesin ama besliyordu işte besbelli..
Sonra bir gün savaş bitti demişlerdi. O gün acı bir tebessüm dudaklarımdan sıyrılmıştı. Umutlarımız katledilirken seyirci kalanlar savaşın bitmesine hüküm vermişti ve biz alkışlamalıydık.
Kimi zamanlar vardır, insan kendini tanıyamaz. Bunu ben mi yaptım der her şey olup bittikten sonra ya da neden hep tasavvur ettiği şeyi yapamadığına hayret eder. Bu yüzdendir ki insan kendini bıçağın kemiğe dayandığı o anlarda tanır.
İnsan kötülükleri ile doğar, toplum içinde ehlileşir miydi yoksa insan ehli doğar, toplum içinde kötülüklerini mi edinirdi? Kim verebilirdi bunun cevabını?
Madem ayrı bir sıfatımız olsun istiyorduk o zaman neden kendi sıfatımızı ayrı kılacak diğer bir sıfatı silmeye çalışıyorduk yaşamdan?... Hiçbir zaman hiçbir şey bana neden mutlu yaşamlarımızı sonlandırıp birbirimizin kanında yıkanmamız gerektiğini anlatamayacaktı.