Ve aslında nereden anlaşılır gelişkinlik? Gelişkin bir insanın duyulara iyi gelmesinden, aynı zamanda hem sert, hem yumuşak hem de güzel kokan bir ağaçtan yontulmuş olmasından. Kendisine iyi gelen şeylerden hoşlanır yalnızca; iyi gelme ölçüsü aşıldığında sona erer hoşnutluğu da, hazzı da. Gördüğü zararların çarelerini bulur, kötü tesadüflerden kendi çıkarı için yararlanır; onu öldürmeyen şey onu güçlendirir. Gördüğü, duyduğu, yaşantıladığı her şeyden içgüdüsel olarak kendi yekûnunu toplar. Seçici bir ilkedir o, çok şeyi elekten geçirir. İster kitaplarla, ister insanlarla, ister manzaralarla temas halinde olsun, hep kendi toplumundadır. Seçerek, izin vererek, güvenerek onurlandırır. Her türlü uyarana yavaş, uzun bir ihtiyatlığın ve tercih edilmiş bir gurunun ona verdikleri o yavaşlıkla tepki gösterir, kendisine yaklaşan uyaranı sınar, onun karşısına çıkmaktan uzaktır. Ne “şanssızlığa” inanır ne de “suç”a: başa çıkar kendisiyle, başkalarıyla, unutmayı bilir, her şeyin ona iyi geleceği kadar güçlüdür. Pekâlâ bir dekadanın tam zıddıyım ben: çünkü kendimi tarif ettim az önce.
-Friedrich Nietzsche