Ortak yaşam birliğinin tersine, olgun sevgi kişinin kendi bütünlüğünü, bireyselliğini koruyarak gerçekleştirdiği birliktir. Sevgi, kişiyi diğer insanlardan ayıran duvarları yıkan, onu diğerleriyle birleştiren, insanın içindeki etkin bir güçtür. Sevgi kişinin soyutlanma ve ayrı kalma duygularını yenmesini sağlar. Kendisi olmasına, bütünlüğünü sürdürmesine yol açar. Sevgide, bir olan iki varlığın iki ayrı varlık olarak da kalmalarının ikilemi yaşanır.
Birbirine yabancı olan iki insan, aralarındaki duvarı birden yıkar, kendilerini birbirlerine çok yakın duyar, tek bir kişi gibi hissederlerse o an yaşamın en heyecanlı en baş döndürücü anıdır. Bu an sevgisiz kopuk
soyutlanmış bir kişi için çok daha harikulade, çok daha mucizevidir. Bu mucizevi an yakınlaşma, cinsel çekicilik ve birleşmeyle başlar yada birlikte oluşursa gerçekleşmesi çok daha kolaylaşır. Ne var ki salt bu yapılarından dolayı bu tür sevgiler bitimsiz değillerdir. İki insan birbirlerini daha iyi tanıdıkça yakınlaşmalarındaki o mucizevi nitelik düş kırıklıkları çelişkiler bıkkınlıklarla ilk heyecanlarından artakalan ne varsa tümünü silip süpürürken kendisi de yavaş yavaş yiter. Başlangıçta bunun farkına varmazlar. Aslında birbirleri için o yanıp tutuşmalar, deli divane olmalar, daha önceki yalnızlıklarının derecesini gösteren bir kanıtken sevgilerinin şiddetinin ölçüsüymüş
gibi kabul ederler.
Hiçbir şey bilmeyen, hiçbir şeyi sevemez.
Hiçbir şey yapamayan, hiçbir şey anlamaz,
Hiçbir şey anlamayan, değersizdir
Oysa anlayan kişi aynı zamanda sever farkına varır, görür...
Sosyopatlar, ya da psikiyatristlerin deyişiyle “antisosyal kişilikler” şahsi kazanç uğruna yaşamboyu aldatmaca sergilerler. Pişmanlık ve empatiden yoksundurlar ve başkalarını incitme ve kötü davranmayı rasyonelleştirmede sihirbaz gibidirler. İnsanlar genelde sosyopatların hırsız, cani veya katil gibi alışılmış suçlular olduğunu düşünür. Oysa zeki sosyopatlar bazen hiç yakalanmazlar ve büyük şirketlerin, milyar dolarlık saadet zincirlerinin başına geçerler. Bir işte dikiş tutturamayan, uzun vadeli ilişki sürdüremeyen ve sonunda çoğunlukla kendini hapiste bulanlar, genelde yeterince organize olmayı bilmeyen sosyopatlardır.
Bazı insanlarda empati kurma zorluğu “narsisizm” gibi bir kişilik bozukluğundan kaynaklanır. Bu kişiler kendilerini kendi ihtiyaçlarına öyle kaptırırlar ki yakınlarının ihtiyaçlarına karşılık vermeyi hiçbir zaman öğrenemezler.
Şüphecilik ve paranoid düşünce hangi noktada bizi gerçek tehlikelerden korumaktan çıkarak, hayatlarımızı ele geçirmeye, işlevselliğimizi yitirmemize neden oluyordu?
Ah şu modern psikanalistler yok mu! Dünyanın parasını alıyorlar insandan! Benim zamanımda beş Mark’a Freud’un kendisi tedavi ederdi sizi. On Mark’a hem tedavi eder hem de pantolonunuzu ütülerdi. On beş Mark’a Freud kendisini tedavi etmenize izin verirdi… ki buna istediğiniz iki çeşit sebze de dâhil olurdu.
WOODY ALLEN
“Freud mizahın kaygıyı ve bastırılmış dürtüleri azaltmaya yarayan etkili bir savunma mekanizması olduğuna inanırdı. Kahkaha bu rahatsızlık verici duyguları bir anlamda keyifli duygulara dönüştürür. Tıp ortamında kara mizah yaygındır ve bu, hekimlerin insana ağır gelen trajedi ve hastalıklarla başetmesine yardımcı olur.”
“Depresyonlu hastalarda genelde somatik kuruntular görülür. Yani hasta vücudunun bir şekilde hastalıklı, anormal ya da değiştirilmiş olduğuna inanır. Kimi zaman korkunç bir suç işlemiş ve ağır biçimde cezalandırılması gerekiyormuş gibi abartılı pişmanlık duyguları yaşar. Buna kıyasla psikotik şizofrenler daha tuhaf deneyimler yaşarlar ve düşüncelerinin radyodan yayınlandığına inanabilirler. Bazen kafalarında iki ya da daha çok kişi arasında geçen konuşmaları duyarlar.”
“Kitle histerisi kurbanları ve aileleri, kendilerine fiziksel belirtilerin olası psikolojik nedenleri konusunda yaklaşıldığında hep aksi yöne kaçarlar. İnsanlar genelde hastalıklarının “kafalarının içinde” olduğunu duymak istemezler.”
Alıntı Şuradan
Bir Psikiyatristin Gizli Defteri
Gary Small
Bu malzeme telif hakkı ile korunuyor olabilir.