Dostoyevski'nin demir parmaklıklar arkasındaki canları çok farklı boyutlarda resmettiği, hapishane yaşantısını tüm çıplaklığıyla gözler önüne serdiği müthiş romanı. kısacık olmasına rağmen sibiryadaki yaşamı, köylünün sınıf ayrılığına bakış açısını, toplumun suça bakış açısını, mahkumların ilginç ruh hallerini romana sığdırmayı başarmıştır dostoyevski, biz de tüm bunları şaşıra şaşıra okuruz. hepsinden de ilginci anlatıcının mahkumları çocuklarla kıyaslamasıdır, ki gerçekten de anlatılan mahkumlar -en kavgacı, kaba olanlar bile- çocuk saflığına sahiptirler. roman ilerledikçe tıpkı anlatıcı gibi bizim de mahkumlara bakış açımız değişir. veremli mahkumun vücudunda hala prangalar varken hayata veda etmesi çok koyar insana. tiyatro temsili samimiyeti ve amatör havasıyla insanın ruhunu okşar. köylü mahkumların hapishanede bile, asillerle eşit olduklarını kabul edememesi derinlemesine üzer insanı. sonuç olarak kısa ama zengin bir romandır ölüler evinden anılar. duygu yüklüdür, insan yüklüdür.