Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ruhunu paylaşan adamın, hayal gücünü de paylaşmasını istemişti. En azından bir kere. Sadece bir kere.
Heykel savaşta hayatını kaybedenlere atfedilmişti, altına da şu yazılmıştı: Onlar bizim çocuklarımızdı.
Sayfa 108Kitabı okudu
Reklam
Kaçamayacağınız şeyler vardı ve ölüm de bunlardan biriydi.
Sayfa 121Kitabı okudu
Yaralı ruhların iyileşmesine yardım etmek için elimizden geleni yapıyoruz.
Sayfa 221Kitabı okudu
Bu dünyada yapılan tuhaf şeyler var evlat. Ve diğer dünyada olan tuhaf şeyler de var.
Sayfa 239Kitabı okudu
Sanki hayat onun dışında akıp gidiyormuş gibiydi, sanki bir yerlerde donmuş gibiydi.
Sayfa 248Kitabı okudu
Reklam
Sözcüğün hedefe vurduğunu Ve yumuşak bir kurşun gibi girdiğini hissetmedim.
Sayfa 255Kitabı okudu
Bir cinayet neredeyse her zaman bir sırla başlar. Cinayet, zamanla yayılmış bir sırdır.
Sayfa 483Kitabı okudu
544 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Three Pines'te de dünyanın her yerinde olduğu gibi bahar tüm ihtişamı ile doğayı canlandırmaya uğraşırken, Kutsal Cuma Yortusundan iki gün sonra, Madeline'nin ani ölümü bu ihtişama gölge düşürmekteydi. Tüm dostları onun kalbine yenik düştüğünü zannederken adli tıp raporları Madeline'nın cinayete kurban gittiğini raporluyordu... Medyum Jeanne'nin dinlenmek için geldiği köyde Madeline, ev arkadaşı Hazel, Clara, Peter, ünlü şair Ruht ve birkaç arkadaşları daha Hayalet Ev olarak bilinen eski Hadley Evi'nde yapılacak seansta korkuları ile yüzleşmek için orada toplanmaya karar verdiklerinde, bu toplantının onlara neler sunacağından habersizlerdi... Başmüfettiş Armand Gamache,Madeline'nin cinayet davasını soruştururken yıllar önce hapse attırdığı Pierre Arnot'un özel hayatı ve ailesi ile ilgili basına sızdırdığı haberlerden dolayı zor günler geçirirken çocukluk arkadaşı Michel Brebeuf ile neler yapabileceği hakkında fikir alışverişi yapıyor fakat onun tavrına anlam veremiyordu.... Dostluk ve ihanetin, aşk ve kıskançlığın, ön yargıların yanıltıcılığı ile dolu bu döngüde Başmüfettiş Armand katili çok güvendiği zekası ile alt etmeyi hedeflerken, kendisine kurulan tuzaklardan zarar almadan çıkmayı başarabilmek için ne yapması gerektiğine karar vermekte zorlanıyordu... Eser, sakin ilerleyen alışılmışın dışında bir polisiye. Çevrisinde mi kaynaklı bilemedim fakat kitabın içine girmeyi başaramadım. Neredeyse her sayfada Fransızca bir cümle çevirmenin notu olarak sayfa altında yer alıyor. Tekrarlar çok fazla bu da okurken sıkılmama sebep oldu...
Siyaha Çalan Bahar
Siyaha Çalan BaharLouise Penny · Martı Yayınları · 201442 okunma
Reklam
Onların el sürdüğü tamamen farklı bir şeydi. Hayır, bu adamlar o kocaman asırlık ormanları katlettirmek için Zoetique, Telesphore ve Honore gibi isimleri olan adamları işe aldılar. Quebec’liler başta direndi. Yaşamları o ormanlarda geç­mişti. Böylesine muazzam bir güzelliği yok etmek konusunda tereddütlüydüler. Hatta sezgileri biraz daha kuvvetli olanlar bu işin sonunda nereye varacağının farkındaydı. Fakat bütün bu sorunlar parayla çözüldü ve dev orman yavaş yavaş yok olurken görkemli malikâne yükselmeye başladı. Aylar süren kesme, soyma, çevirme ve kurutma işlemlerinden sonra o dev kütükler nihayet üst üste yerleştirilmeye başlandı. Bu ağaç evlerin inşası başlı başına bir sanattı. Fakat bu adamların keskin gözleriyle kaba ellerini yö­neten estetik değil, kütükleri doğru seçmedikleri takdirde evlerin içinde kalanların kış soğuğuna dayanamayıp öleceğine emin olmalarıydı.
Daha önce de bakır çatı döşemişti. Tasarım hep aynıydı. Ama bu sefer, herkes çatının bittiğini zannederken, geri yukarı tırmanmış ve çatının tepesine bir yükselti, bir sırt eklemişti. Bunu neden yaptığına dair en ufak fikri yoktu. Sadece güzel görünüyordu ve fikir ona doğru gelmişti. Bir de elinde fazladan bakır da vardı. Aynı tasarımı ileride hızla gelişmekte olan bölgeye inşa edilen diğer büyük binalarda da defalarca kullanacaktı. Ama bu ilkiydi.
Paralarını alan adamlar sallana sallana uzaklaştılar. Yürekleri de en az cepleri kadar ağırdı.
Elyazılarını çözmekteki, kendiliğinden gelişen yetene­ğiydi. Sadece sözcükleri değil, o sözcüklerin adındaki vurguyu da okuyabiliyordu.
Harflerin eğriliğinin sebebi yalnızca yaşlılık değil, öfkeydi de.
306 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.