Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
248 syf.
·
Puan vermedi
Sanatçı ve eseri arasındaki ilişki sanat ürününün endüstriyel mutasyonu sonrasında neye evrildi. Sanatçı ve eseri arasına giren yayıncı dağıtıcı satıcı ve bir sürü başka şey sanatçının eseriyle kurduğu biricik ilişkiyi tirajlar kazançlar ve başka binbir türlü şey üzerinden nasıl yeniden üretip piyasa ilişkilerinin parçası haline getirdi. Franfurk ekolü kültür endüstrisi eleştirilerinin devamı niteliğinde bir çalışma. Adorno Walter benjamin marcuse severler için çok tanıdık gelecek cümleler içeriyor... bu ekolün tek zaafı sürekli yakınmaları...
Edebiyat, Popüler Kültür ve Toplum
Edebiyat, Popüler Kültür ve ToplumLeo Löwenthal · Metis Yayınları · 201730 okunma
Geçmiş, Türkiye'de hakikaten bir başka ülkedir (David Lowenthal'ın Past is a Foreign Country kitabına atıfta bulunuyor M.A.J. Bu ülkenin vatandaşları, 1928'de Arap elifbasından Batı dün yasının bildiği Latin alfabesine geçişi gerçekleştiren harf devrimi sebebiyle geçmiş çağların edebi ve tarihi eserlerine ulaşma imkânından mahrumdurlar. İş bununla da kalmamış, Arapça ve Farsça kökenli kelimeleri atarak Türkçeyi Öztürkçe hale getirme çalışması başlatılmıştır o bu iki dil, Türkçeyle beraber Osmanlı dili denilen zengin karışımı oluşturuyordu ki, Osmanlıca bugün Latince kadar “ölü” bir dil olma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Öte yandan Osmanlı asırlarında yazılmış eserler şimdilerde sadeleştirilmiş Türkçeyle yeni yazıda basılmakta, modern okuyuculara, mazilerinde olup bitenler konusunda bazı şeyleri anlama imkânını sunmaktadır. Aksi halde durum daha da dehşetengiz olurdu: 1930'lardan önce yazıl mış her şeyden mahrum bir İngilizce edebi kanonu'nun halini gözünüzün önüne getirin bakalım!7 7 Caroline Rinkel, Osman's Dreanı: The Story of the Ottoman Empire, 13001923, John Murray: Londra 2005, s. xii, Alinti
Reklam
On altıncı ve on yedinci yüzyıllarda ciddi sanatçı, bugünkü muadiline oranla izleyici ve girişimciden muhtemelen daha az etkileniyordu. O dönemde sanatçıyı etkileyecek daha az kitle iletişim aracı ve diğer iletişim kanalları mevcut olduğu için, belki de sanatçının (bilinçli ya da bilinçdışı biçimde) kendi standartlarını koyması daha olasıydı. Dahası, sanatçıya destek büyük oranda seçkinlerden geldiğinden dolayı, izleyicilerin entelektüel ve estetik ölçütleri ile sanatçınınkilerin birbirinden fazla uzağa düşme olasılığı zayıftı.
Sayfa 21 - Metis YayınlarıKitabı yarım bıraktı
Tocqueville
Amerikalıların uygulamaları, onları kendi yargı standartlarını sadece kendilerinde sabitlemeye yönlendirir. Pratik hayatlarının sunduğu bütün küçük zorlukları yardım almadan çözmeyi başardıklarını gördükçe, dünyadaki her şeyin açıklanabileceği ve dünyadaki hiçbir şeyin anlama sınırlarını aşamayacağı gibi bir sonuca varırlar. Böylece, kavrayamadıklarını inkâr etme durumuna düşerler; bu da onları sıradışı şeylere karşı inançsızlık ve doğaüstü şeylere karşı da neredeyse aşılmaz bir tiksintiyle baş başa bırakır. Sadece kendi tanıklıklarına güvenmeye alıştıkları için, dikkatlerini cezbeden nesneyi mutlak bir açıklıkla görmeyi severler; onun için nesneyi örten her şeyi olabildiğince sıyırırlar; nesneyi daha yakından ve günışığında görmek için nesneden kendilerini ayıran ne varsa ondan kurtulur, nesneyi görünmekten gizleyen ne varsa onu ortadan kaldırırlar. Bu zihinsel eğilim, kısa zamanda, kendileriyle hakikat arasına yerleşen lüzumsuz ve rahatsız edici perdeler olarak gördükleri formları lanetlemelerine yol açar.
Sayfa 27 - Metis YayınlarıKitabı yarım bıraktı
Joseph Görres
Herkesin arzuladığı ve istediği şey, gazetelerde ifade edilecektir; fakat herkesi sıkıntıya sokan ve rahatsız eden şey de ifadesiz kalmamalıdır; hakikati dürüstçe, koşulsuz ve zincirlere vurmadan dile getirecek birileri olmalıdır. Çünkü iyi bir anayasa altında ifade özgürlüğü hakkı, sadece hoş görülen bir şey değil temel bir gerekliliktir; konuşmacıya, kendi yanlışı ve yalanlarıyla hakkını kaybedene kadar kutsal bir kişi olarak bakılacaktır. Böyle bir özgürlüğe karşı mücadele edenler, kendi büyük hatalarının yükü altında ezildikleri yolundaki suçlamaya maruz kalabilirler; adil davrananlar konuşma özgürlüğünden çekinmezler - konuşma özgürlüğü neticede sadece “kim hak ediyorsa onun onurlandırılmasına” götürür; ama pisliğe ve karanlığa bağımlı olanlar kesinlikle gizlilikten hoşlanırlar.
Sayfa 36 - Metis YayınlarıKitabı yarım bıraktı
Modern uygarlığın mekanikleşmiş çalışma süreçlerinde bireyin gerilemesi kitle kültürünün ortaya çıkmasına yol açar, kitle kültürü halk sanatının ya da “yüksek” sanatın yerini alır. Popüler kültürün bir ürünü hakiki sanatın özelliklerinden hiçbirine sahip değildir ama bütün mecralarıyla popüler kültürün kendine ait hakiki nitelikleri vardır: standartlaşma, basmakalıp yargı, muhafazakârlık, yalancıl manipüle edilmiş tüketim malları.
Sayfa 39 - Metis YayınlarıKitabı yarım bıraktı
70 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.