Biliyorum, siz de çok sevdiniz. Ve biliyorum, sizi de çok sevmediler. Siz vazgeçilmek ne demek çok iyi bilirsiniz. Biliyorum, sizden de çok vazgeçtiler...
Kitap baştan aşağı bir harika. İlk okuduğunuz da esinti gibi gelicek ama öyle değil olay bir seri katil olan otelin sahibi bilim insanı doktor stolzla başlıyor. Otelin adı cennet oteli fakat içi öyle mi? İnsanların çoğu tercih ediyor ama ne olduğunu asla bilmiyor. Bu bilim insanı olan seri katil İnsanları çocukları kaçırıp kendi mahzenine saklıyor bunun yandaşlığı ise kapıcı. Stolz bu insanlar üzerinde deneyler yapıyor onları kobay olarak kullanıyor. Yeni bir İnsan yaratmak istiyor. Dünyaya hükmetmek için ona itaat eden canavarları yaratacağını iddia ediyor. Fakat FBI bu sorunu çözünce yapamicagini anlayıp pes ediyor. Ajan olarak 64 numaralı bir FBI ajanı. Otele müşteri kılığında girer ve ne olduğunu bulmaya çalışır ve ona yardım eden 36 numaralı ajan. Beraber zorlu görevlerden geçiyorlar ve testlerden bu kitapta anlatmak istediklerim bu kadardı sevgili okurlar umarım devamını merak edip kitabı okumak istersiniz.
Ben başka biriyim
Kimsenin görmediği sevgi,
Kimsenin duymadığı saygıyım.
Ben başka biriyim
Kimsenin yaşamadığı aşk,
Kimsenin olamadığı cesaretim.
Elim, kolum, yüzüm, gözüm başka
Yüreğime inanıyorum ben, o benimle
Güvenerek besledim, hançer yemedim
Bir aşkı yol tuttum gel sende
Ferah tut kendini başka ol.
Kimsenin görmediği sevgi,
Kimsenin duymadığı saygı ol.
Ferah tut kendini başka ol.
Kimsenin yaşamadığı aşk,
Kimsenin olamadığı cesaret ol.
SEN BAŞKA OL...
Yazı bana aittir!!
Bir insanın, ne olduğunu anlamak için onu yıllardan beri tanımaya gerek yoktur. Gözlerine bakmak yeterlidir. Gözler, en ifadesiz yüzde bile gerçeğin damlalarıdır. Ağzın sustuğu, dilin yabancılaştığı yerde, onlar her şeyi açığa vururlar.
En ufak sevgi bir gülümsemeye bakar
Sert bakışlar, kibirli, nefret dolu söylemler
Farkında değilsin, öylece yaşayıp, görüp gidiyorsun.
Sen yaşamıyorsun! Yaşatılıyorsun
Attığın her adım hayatında bir izlenim bırakıyor.
Aldığın her nefes bir acı bırakıyor,
Derin derin sular akıyor, ama sen anlamıyorsun.
Arkana bak! Filiz vermiş kişiliğin, ayna var görmüyorsun...
Herşeyi kaybetmekten korkuyorsun...●
Not; ileti bana aittir. Herhangi bir kitap değildir!
Tiyatroyu, sinemayı, televizyonu birlikte seyredersiniz, İnternete birlikte girersiniz, birçok şeyi birlikte yaşarsınız ama kitabı yalnız başınıza okursunuz. Üstelik sizin okuduğunuz kitapla diğerinin okuduğu aynı kitap bile değildir. Aynı sayfaları bambaşka gözlerle okursunuz. Bu yüzden bir tür olarak edebiyat, sanatlar içinde eskime hızı en ağır olanıdır.
Okumak, yalnızca boş zamanları değerlendirmek değildir. Okuyarak gelişebilir insan. Beden nasıl gelişimi için gıdasını ister ve kendisine verilen gıdaya göre gelişip serpilirse ruh da öyle kendisini geliştirir. Okumak ruhun en çok gereksinim duyduğu besindir. Onu alırsa doyar ve gelişir. Kimi zaman aç bir ruhun, aç bir bedenden, gıdaya daha fazla ihtiyaç duyduğunu görürüz...