Hayat bazen insanı öyle noktalara getirir ki başka pencerelerden bakmadıkça kendi zavallılığımızın farkına varamayız.
Bir insan düşünün ki, orta yaş bunalımında, hayatından son derece mutsuz, hayatta bir amacı kalmadığını hisseden, köksüz bir adam. Bu adam aynı zamanda gerçek kızı sandığı birinin babası, hayatından vazgeçmiş çok da kararlı bunun için ama hayattaki biricik sevdiğinin, kızının onun cesedini bulup üzülmesini istemediği için kendi ülkesinde değil, bambaşka bir yerde, savaşın kaosun hengamesinden yeni yeni çıkmaya, kırıklarını onarmaya çalışan bir ülkede hayatına son vermeyi hedefleyen bir adam. Düşünsenize, hayatınıza son vermeniz için çatışmaların bolca yaşandığı, mayınlarla döşeli, keskin nişancıların sağda solda konuşlandığı bir ülkeden daha elverişlisi var mıdır dersiniz? O da öyle düşünüp Sessizlik Oteli’ne rezervasyonunu yaptırıyor. Bir turist ki amacı gezip görmek, eğlenmek değil de kendini bir şekilde öldürmek...
Kitabın kurgusu, verdiği mesaj, yazım dilinin sade ve akıcılığı çok başarılıydı. Tavsiyedir.