Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Zaten aşk tedavisi olmayan bir hastalıktır; romatizmanın ancak yerini sara nöbetini andıran migren nöbetlerine bırakmak üzere hafiflediği kimi kronik hastalık eğilimlerine benzer.
Sayfa 76 - YKY, 17. BaskıKitabı okudu
Belli bir yaşı geçtikten sonra, çocukluk halimizin ruhu ve soyundan geldiğimiz ölülerin ruhu varlıklarını da, çirkin büyülerini de bizden esirgemez, yaşadığımız yeni duygulara katılmak isterler ve biz de bu duygulardan onların eski çehrelerini siler, özgün bir yaratı halinde baştan şekillendiririz kendilerini.
Sayfa 70 - YKY, 17. BaskıKitabı okudu
Reklam
Her şeyden önce kaçınılması gereken, kelimelerin tuzağına düşmemektir, çünkü insanı bu kadar aptalca konuşturan başka bir şey yoktur.
Sayfa 257 - YKY
Gençliğimde insanın sıkıntıya katlanmayı öğrenmesi gerektiğini söylerlerdi, ben de zorladım kendimi; ama artık yeter! Yo, hayır, elimde değil, canımın istediğini yapacak yaştayım, hayat çok kısa; can sıkıntısı, ahmaklarla görüşmek, onları zeki buluyormuş gibi rol yapmak, yo, hayır, tahammülüm yok bunlara !
Sayfa 256 - YKY
Ne var ki başkalarının hatalarını gören kişi, olaylar azıcık başını döndürdüğünde, çoğunlukla aynı hataya kendi de düşer.
Sayfa 224 - YKY
Genellikle bize benzeyen şeyden nefret ederiz, kendi kusurlarımız, başkasında gördüğümüzde çileden çıkarır bizi.
Sayfa 97 - Yapı Kredi Yayınları /18. BaskıKitabı okudu
Reklam
Zaten aşıkken ne kadar rahat olduğumuzu zannetsek de, aşk kalbimizde daima kararsız bir dengede durur. Ufacık bir şey aşkımızı mutluluk konumuna geçirir; mutlulukla ışıldarız, sadece sevdiğimizi değil, bizi ona metheden, onu kötü eğilimlerden koruyan kişileri de sevgiye boğarız; kendimizi bütün kaygılardan uzak zannettiğimiz bir anda, "Gilberte gelmeyecek", "Mlle Vinteuil davetliymiş gibi tek bir cümle, bizi bekleyen mutluluğu bir anda çökertmeye, güneşi karartmaya, rüzgârı döndürmeye ve bir gün direncimizi aşacak olan iç fırtınayı koparmaya yeter. O gün geldiğinde, kalbimiz dayanamayacak kadar zayıfladığında, bizi takdir eden dostlarımız bu kadar önemsiz şeylerin ve kimi insanların bize ıstırap çektirmesine bizi öldürmesine üzülürler. Ama onların elinden ne gelir?
Sayfa 204 - YKY
Vücudumuz, sadece bacaklar, kollar gibi uzuvlardan oluşsaydı, hayata tahammül etmek kolay olurdu. Ne yazık ki, içimizde kalp adını verdiğimiz o küçük organı da barındırırız; kalbimiz, yakalandığı bazı hastalıklar sırasında, belirli bir kişinin hayatına ilişkin her şeye karşı son derece duyarlıdır; örneğin o kişinin bir yalanı –kendimize veya başkalarına ait yalanların ortasında neşe içinde yaşadığımız ve hiçbir zararını görmediğimiz halde– ne yazık ki bir ameliyatla aldıramadığımız bu küçücük kalbe, dayanılmaz krizler yaşatır. Beyinden hiç söz etmeyelim, çünkü zihnimiz bu krizler sırasında durmaksızın mantık yürütse de, tıpkı bir diş ağrısı karşısında düşüncenin çaresiz kalması gibi, hiçbir şeyi değiştiremez.
Sayfa 203 - YKY
Kıskançlığı birtakım ayrılıklara izin vermeyen kıskanç insan, yok denecek kadar azdır. Bazası kendisine söylenmesi koşuluyla aldatılmayı razı olur, bazısı da kendisinden gizlenmesi koşuluyla; ikisinin de durumu aynı derecede abestir çünkü ikincisi, gerçek kendisinden gizlendi için iyice aldatılmış olur, ama birincisi de, gerçekle birlikte acılarının yenilenmesini, artmasını, beslenmesini talep eder.
Sayfa 26 - YKY, 17. BaskıKitabı okudu
Öyle ki, gözlerini kapadığında, deniz manzarasının önüne bir perde gerilmiş gibi olurdu.
Sayfa 15 - YKY, 17. BaskıKitabı okudu
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.