Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İki olunca bir olmaz dedi. Bir olmak için beraber olmak gerek. Biriniz mâna ise biriniz kelamsiniz. Biriniz gönül ise biriniz akılsınız. İki değil, bir oldugunuz vakit tamsınız..." (🌹)
Mânâ gizlidir. Asılsız sözlerinize hislerinizi köle etmeyin. ~ayz
Reklam
Sevgili kendim....
Kırık ayağının üstünde yürü Ama kimsenin omuzunda elinin izini bırakma!!! Herşeye mânâ yükleyip kendini üzme... Son yaşadığın sana ders, kulağına küpe olsun. Yıkılan duvarlarını sağlam ör.... Senden gidenler için üzülme. Çünkü onlar üzülmüyorlar!!!
Müslümanlar! Hz. Muhammed'in mana ordu- sundaki vazifeniz gereği, İblis'in medya organlarıyla ailelerinize yaptığı taarruzları püskürtünüz! 28 Şubat sürecinde kızlarınızın başlarındaki örtülerin alındığı, küçük yavruları camiye almanın ya da bir kutlu do- ğum programında ilahi okumalarının suç sayıldığı günleri unutmayınız! Onlar "Bu hâl bin yıl sürecek!" dediğinde ürkmüş, İslâm'ın geleceğine ağlamıştı- nız. Allah yardım etti, hezimet zafere döndü, her yer İmam-Hatiplerle doldu. Ne var ki Cunta'nın açamadı- ğı başları şimdi İblis "moda rüzgârıyla açıyor. Müs- lüman mahalleleri tam da Peygamber-i Ekber'in buyurduğu gibi "örtülü çıplaklarla" doldu.
Bir Daha Yaşanmayacak Şeylerde 1 Numara
Herkesin bulabildiği tek şeyin mana olduğu; küçük bir yer burası. Ben burada biraz Moda Sahil, biraz Paris havası koklamış bir kadına aşık oldum. Ama kusurluydu… Çünkü benden altı sene önce dünyaya gelmişti. Bu lanet hatayı nasıl yapabilirdi? Aklım almıyor. Hala daha düşünüyorum deniyorum ama hala aklım al mı yor ! Bu köhne aşağılık yere serpiştirilmiş yaşlı osurukların o dedikodudan yamulmuş ağızları yüzünden bittik biz. Bitirdiler bizi… Gücüm yetmedi ! Hepsini yatırıp tek tek ! Yapamadım. Onu bu lağım ağızlı sürtüklerin şeytani dillerinden kurtaramadım. En sonunda pes etti.Artık eli, yüzü titriyor ve kendi olamıyordu. Tüm şehri yakmak, yıkmak önüme çıkanı yumruklamak istedim. Olmadı, yapamadım. Bu güzel kadının on yedi yaşında bir kızı vardı. Tek bir evlilik geçmişti başından. İşler ciddiye binmeden ve de bu fosiller bizi öğrenmeden önce ben, ben sanırım hayatımın en güzel günlerini yaşadım. Aile gibi hissettim. İkisi kavga ederdi ve ben kendi kızımla konuşur gibi akıl verirdim kızına. O cool baba olmuştum. Annesinin de genç ve serseri sevgilisi… Ve eşi olacaktım. İzin vermediler. Bize izin vermediler…
"Söylesem her kelimenin öldüreceği bir mânâ Sussam sessizliğimin büyüttüğü bir ağrı.
Reklam
kolay kolay "sevenlerden" korkuyorum. "Sevgi" öyle şıp diye herkese verilmez bence verilmemeli de ince iştir sevmek. şiir gibidir bir ahengi vardır. en güzel çiçeklerdendir herkeste çiçekçilikten anlamadığından veremezsin öyle herkese sevgini ziyan eder, anlamayan. emek işidir sevgi. suskunluktan bile mana çıkarmakatır bazen sevgi. Kolay seven seni sen olduğun için değil yanlızlığını doldurmak için sever, sevmek görmektir bezen, farklı olanı güzel olanı yüreği olanı... sevdiğin kişi sırdaşındır, hâldaşındır, kelâmdaşındır, derdindir, devandır... halini, ahvalini bilenindir. muhabbettir...
 مانا الذي تضعه على شخص ما يحدد مكانه فيك. (Birine yüklediğin mana, sendeki yerini belirler.)
Aslında yürümek daha iyi geliyor insana; yavaş yavaş yürümek sokakların ve kaldırımların, göklerin ve ağaçların, insanların ve bakışların, gülüşlerin ve hüzünlerin satır aralarında saklı kalmış kelimeleri okumaya sevk ediyor insanı. Yürümek üzerine o kadar çok şey yazılmış ki... Yürümek okumak için bir imkan mı yoksa okumanın bir türü insan karar
Okumak
"Köre renk; sağıra ahenk anlatılmaz. Güzeli güzele söyle ki, mânâ incinmesin..."
Reklam
Gel ey zahit bizim ile çekişme, Hakk'ın yarattığı kul bana n'eler Kendi kalbin arıt, bize ilişme, Bendeki küfr sendeki mana neyler?
Pir Sultan Abdal
Pir Sultan Abdal
Ey biçare! Güzelliğin anbean gitmekte tıpkı ömrün gibi. Perde olmuş dışın sana. Gör ki mana içindedir.
Seyyid Mûbtedi
Seyyid Mûbtedi
Yolculuk!
Uzun bir yol var önümde. Etrafı çiçeklerle çevirili bir çok ev. Her bir çiçek bambaşka duygular taşıyor. Hangi çiçek benim duygum ve hangi duygum bir çiçek kadar güzel, düşünüyorum. İlerledikçe usul usul, bir amca görüyorum karşımda. Epey yaş almış bu amcanın yüzünde, çokça yaşanmışık saklı âdeta. Gözlerinde derin hikâyeler, teninden akan terinin
Yakamoz& Papatya [1-8] hepsini okumak isteyenlere...
Aşk lafını ağzına almazdı Yakamoz. Nerede aşık görse garipser, aşk acısı gördü mü dayanamaz, gülerdi. Çok ketumdu, kimseye hiçbir şey söylemezdi. Bir kadının onu seveceğine inanmazdı, gerçek aşkın onu bulacağına ihtimal bile vermezdi. Sonra bir gün onu gördü, onu Papatyasını bakmaya kıyamadığı o narin çiçeğini hayatında hiç böyle hissetmemişti.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.