Fakat tuhaf bir şeydi bu, nasıl anlatabilirim bilmiyorum; evet, öylesine açıklanamaz bir şey ki, öylesine acayip ve yine de kendimi hiçbir biçimde sonradan yanıltmadığımı biliyorum. O anlarda duygularımın her saniyesinin, düşüncelerimin her titreşiminin öylesine olağanüstü bir berraklıkla bilincindeydim ki, böyle bir şeyi otuz altı yıllık yaşamımda daha önce hiç yaşamadım ve buna rağmen olayların bu akıldışı dizilimini, algımdaki bu şaşırtıcı iniş çıkışı ortaya dökmeye cesaret edemiyorum…
Tiyatrolardaki ve salonlarda ki bazı sansasyonel toplantılara katılmayı giderek daha sıklıkla ihmal ettiğimi, övgüyle söz edilen kitapları ısmarlayıp sonra da haftalarca hiç dokunmadan yazı masamın üzerinde bıraktığımı gördüm…
Sanırım hoş bir insan olarak algılanıyordum; sevilen, birlikte vakit geçirmekten hoşlanılan biriydim ve beni tanıyanların çoğu mutlu bir insan olduğumu söylerlerdi.