Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Taaa şafakları Nice bir Yangınları düşer alın çatıma Gencecik ölüme gitmenin. Yığılır boşkovanlar, dumanlı Ve susar mitralyözler kuytularda. Suskundur, Karanlıktır,
"Birazdan hava aydınlanacak. Bu işe en çok yanmayan o patlak sokak lambası sevinecek. Kendini gereksiz hissetmenin nasıl bir his olduğunu bilirsin. Ayakların üşümeyi bıraktığı zaman bahar gelmiş olacak. Önce çiçek açıp, ardından kiraz verecek kapının önündeki ağaç. Ve kimse toplamadığı için tek tek çürüyüp dökülecekler. Zamanla çürümenin ne demek olduğunu da gayet iyi bilirsin. Kötü ezan okuduğu için işinden olmayacak hiçbir müezzin. Halkalı-Sirkeci arası banliyö treninin yeri bir daha hiç doldurulamayacak. Bu yıl da hiçbir yaprağını koparmayacaksın saatli maarif takviminin. Ne kadar unutmaya çalışırsan çalış, yine de kaşıyacaksın en acıyan yerlerini. Bu yüzden yaran hiç kapanmayacak. Martılar gürültü patırtı etmeyi keserse uykuya dalacaksın. “Zamanla her şey düzelir” diyeceksin. Kendi söylediğin yalana inanmasını da bileceksin." | Burak Aksak |
Reklam
Akıl hastanesinde kalan o sarışın, zayıf kız akordeonunu çalarken hep aşkını düşünüyormuş meğer. Çaldığı bütün parçaları onun hayaline adıyormuş. Gözlerinden anlamıştım zaten. Başka türlüsü mümkün değil. İnsanın ancak aşkı için şarkı söylerken gözleri bu kadar parlar. Hele bu kadar solgun bir yüzle şarkı söylerken birden değişiveriyorsa... Bir enstrüman çalmayı sırf bunun için isterdim. Biliyor musun sonbahar gelince İstanbul susuyor bazen. Bu şehir sustuğunda en çok martılar hüzünlenir. Hayal Meyal- Tarık Tufan
Gün boyunca bu meydanda Bir avuç buğdaya tutsaktı güvercinler Ağaçlar çaresizliğime gülüyordu Yaşlı vapurlar ölüm beklentisinde.. Bir gün kurutacağım bu körfezi Ne martılar, Ne vapurlar, Ne de sen kalacaksın.. Korkuyla uyanıp düşlerinden Yalnızlığına ağlayacaksın.. (Alıntı)
Bi şehir ol. Mesela, İstanbul gibi.. De ki; Boğazım kuruyana kadar seveceğim seni. Bir şehir ol.. Mesela İstanbul gibi.. Uzaktan bakanlar seni hiç bilmesinler. Sen İstanbul gibi dur olduğun yerde ama sana gelmeye çalışanlar sana gelemesinler. Uzaktan güzel görün herkese ama hiçkimse bilmesin içini. Sen bir şehir ol İstanbul gibi ; herkes
Hasyatımın yası...Solan mevsimim...İşimdeki mıh...Kalbimdeki har. Adamdır kırılan boynum. Senindir al. Bu bendeki kağıt kesiği... Bu bendeki gün batımı... Açamayan çiçek... Küskun çocuklar ve göğün bütün yağmurları. Hatıramdır al. Şimdi yetim bir dünyadır,denizini özleyen martılar. Kök saldım yokluğuna. Beni ancak bir ağaç anlar. Hasretle nasıl başa çıkar ağaçlar? Ya denizler nasıl ağlar? Ah bu bendeki son bahar...Bu bendeki kırık dal... Kanimda solan kırmızı...Kipriklerimde kar... Hasretindir yar. Hiç olmazsa rüyalarda sar.
Reklam
Bugün pazar, minnetle çay ısmarlıyorum kendime, hesabı martılar ödesin. (Yağız Gönüler)
vapur denize martılar gökyüzüne güneş gülüşüne ve sen en çok benim yanıma yakışırsın
Her tarafı büyüye boyanmış bir İstanbul Martılar uçuyor kalbimin denizinde… Mehmet Nedim Bilgiç
LEYLA ŞAHİN Kayseri doğumlu Leyla Şahin’in eğitim hayatının tamamı Kayseri’de geçmiştir. Ancak Harp-İş Sendika Başkanlığı yapan babasının görevinden ve de sınıf öğretmenliği ile başlayan meslek hayatından dolayı yurdumuzun çeşitli illerinde bulunmuştur. En son olarak 2000-2017 tarihleri arasında KAYSERİ EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ HASTANE OKUL
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.