Nietzsche dinsel yaşamın her şeyden önce epey boş zaman gerektirdiğini ve çalışkan toplumlarımızda, insanların çoğunun dinin neye yaradığını artık bilmediğini, dinin varlığını derin bir şaşkınlıkla kaydetmekle yetindiklerini fark etmiştir.
Eylemlerin, sözlerin, karakterlerin kişisel yönünü toplum içinde kavrayıp değerlendirmeye alışığızdır ve bu değerleri sınıflandırıp akıl yürütmeye imkan tanıyacak karmaşık kuralları toplum içinde buluruz. Bu toplumsal bağlamların rolü, kesinlikle bu değerlendirmeleri muhafaza etmek ve bu türden bir ruhu her şekilde sürdürmektir; yani ailelerde eğitim ve gelenekle, günlük toplaşmalarda konuşmayla, entelektüel ve duygusal ilişkilerle, fikirlerin kesişmesiyle, çeşitli tarihsel dönemlerden, toplumsal alanlardan ve kategorilerden ödünç alınan deneyimlerle ve son olarak da eğitimli ve okuyan gruplarda tiyatroyla, edebiyatla bu ruhu sürdürmek.