"Hayat beni sıkıyor..."dedi. Her şey beni sıkıyor. Mektep, profesörler, dersler, arkadaşlar...Hele kızlar...Hepsi beni sıkıyor... Hem de kusturacak kadar..."
Mircae Eliade' in belirttiği gibi dinin insan için varoluşsal anlamda taşıdığı öneminin ve vazgeçilmezliğinin günümüz dünyasında da devam ettiği sonucuna varabiliriz.
Türk toplumunda sekülerleşme ve rasyonelleşme eğiliminin her geçen gün güçlenmesine paralel olarak laikliğin özellikle siyaset ve ekonomi alanında yerleştiği; bununla birlikte aile evlilik ve eğitim gibi alanlarda geleneksel değerlerin önemini koruduğu görülmektedir.
Özellikle yaşanan hızlı değişimin ortaya çıkardığı kararsızlık ortamında ailesi ile ve sosyal çevresi ile sağlıklı bir ilişki kuramamış ve böylece karşılaştıkları olağanüstü durumlarda kendilerine rehberlik edecek kişiler bulmakta zorlanan gençler için karizmatik liderlerin rehberliğine yönelmek kaçınılmaz olmaktadır.
1950'lerden sonra ortaya çıkan 1970'lerden itibaren de yaygın bir ilgi görmeye başlayan yeni dini hareketlerin, dünyanın büyüsünün arınmasına yol açacak yoğun bir sekülerizasyon süreci ile insan aklına verilen aşırı önemini ortaya koyduğu sonuçlara bir cevap olarak ortaya çıktıkları ve özellikle yaş grupları itibariyle gençler arasında ilgi gördüğü bilinmektedir.
Dinin ekonomik modeli dini aktiviteleri ekonomi biliminin kanunlarından hareketle açıklamaya çalışır. Bu modele göre dini alanda da tıpkı ekonominin arz-talep kanunu geçerlidir.
İnsanlar yeni kimliklerini ve dini inançlarını her zaman değiştirme hakkına ve imkanına sahiptirler ve zaman zaman bu haklarını kullanırlar ve başka bir inanca meyledebilirler.
... çoğulcu yapıda insanlar inandıkları dini tıpkı pazardaki bir müşteri gibi araştırır inceler ve eğer beğenirlerse seçerler ve o dinin esaslarına bağlanırlar. Yapmış oldukları tercihler değişmez değildir.
Yeni dini hareketlerin ortaya çıkıp yaygınlaştığı 1960'li ve 70'li yılları değerlendiren bir araştırmacı, "Tanrının öldüğü alanın aynı zamanda Tanrının yeniden fakat çılgınca inşa edildiği alan" olduğu şeklinde bir ifade kullanmıştir.
Yaygın anlamda sekülerleşme seküler inanç ve uygulamalara sahip bireylerin sayısındaki artışı, hayatın birçok alanında dinin etkinliğinin azalmasını, din ve devlet işlerinin ayrılmasını ve dini kurumların ve geleneğin seküler düzenlemesini ifade eder.