köylerin ve şehirlerin
tuzların ve kayaların
rüyaların ve suların
geçmişlerin ve geleceklerin huzurunda onurumun dakika dakika ezildiği dünyada
eğilmeden geçeceğim tek kapı sensin
“ihanet renksizdir benzer hiçbir şeye
aşığın haini görmemesi bundandır
benzemez çünkü
insanın derinliği suyun derinliğine
ve suyun sığlığı da insanınkine”
sen kitaptan mı geldin yoksa aşktan mı
acıdan mı yandın / yandın da mı acıyor
senin hakikatin sende mi satırlarda mı
kendini terk için mi geldin bana bulmak için mi
“düğme ile ilik arası
ev ile dünya arası
baş ile ayak arası
çekilir mesafe midir
memeyle bebek arası bilen varsa anne olsun
arzuyla dünya arası
yola düşen ne olsun…”