Bir Sahabi Hz. Peygamber'e şöyle sormuştu: "Ya Resulallah, hayatımızdan emin olup, silahlarımızı bırakacağımız bir gün gelmeyecek mi?" Resulullah'ın cevabı şu oldu:
–Müslümanların, silahlarını bırakıp rahat edecekleri günler çok az olacaktır!
Sayfa 102Kitabı okudu
“Tıpkı yatağında akmağa mecbur olan nehrin, kayalara çarpa çarpa ilerlemesi gibiydi bu tebliğ...”
Kafir, Müslümanı sevmediğinden, ona yaptıklarından dolayı daima korkar. En modern silahlara sahip olan bu günkü sömürü dünyasının, bağımsızlık mücadelesi veren Müslümanlardan korktukları gibi...
“Bir davanın lider veya ideologları, davaları uğruna, işlerinden ve yaşamlarından vazgeçmemişlerse, bunlar ya davalarayla beraber çürüyüp gitmişler veya sonunda, teslim olmuşlardır. Bunlar, dava adamı değil, sansasyon kuklalarıdır.”
- Ben hiç duymadığım şeyler duydum. Vallahi o ne şiir, ne de sihirdir. Vallahi o kehânet de değildi. Ey Kureyş, beni dinleyip itaat edin ve bu adamdan çekinerek ondan vazgeçin. Vallahi o söylediklerinde çok büyük manalar vardı. Eğer Araplar onu öldürürlerse ondan kurtulmuş olursunuz. Fakat o Araplara galip gelirse; onun devleti, sizin de devletiniz, İzzeti sizin de izzetiniz olur. Ve sizler, bütün insanların daha fazla ona yakın ve şerefli olursunuz.
Sayfa 66 - Beyan YayınlarıKitabı okudu
İslam'ı kendi çıkarları doğrultusunda millîleştirmeye; ona millî bir benlik vermeye; kendilerini İslâm'a değil, İslâm'ı kendilerine uydurmaya çalışırlar.
Sayfa 58 - Beyan YayınlarıKitabı okudu
Çünkü insanın menfaat düzeni, gün geliyor, o insanın dini oluveriyor. Artık o insanın top yekün fikri ve düşünce yapısı, bu menfaat dininin mihveri etrafında dönüyor, onu kutsuyor.
Sayfa 52 - Beyan YayınlarıKitabı okudu
Hz. Peygamber (s.a.s), Safâ tepesine çıkarak Mekkelileri oraya çağırıp şöyle seslendi:
"Ey Mekkeliler, size, şu dağın arkasında, size saldırmak üzere bir atlı grubunun yaklaştığını söylesem, bana inanır mısınız?" Onu dinleyenler:
- Evet inanırız; çünkü şimdiye kadar senin yalan söylediğini asla görmedik ve sen yanımızda güvenilir bir kişisin!
Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.s) şöyle dedi:
- Ey Mekkeliler ben sizleri, büyük bir azab için uyarıyorum. Allah, bana en yakınlarımı uyarma emrini verdi. Dünya menfaatiniz için size verebileceğim hiç bir şeye sahip değilim. Ahiretinizi ise ancak "Lâ ilâhe illâllah" demeniz kurtaracak!..."
Hz. Peygamber (s.a.s)'in bu uyarısı üzerine ve "lâ ilâhe illâllah" deyip, Allah dışında, putlaştırılmış olan bütün ilahları yok sayması ve bu sözleriyle onlara karşı çıkmış olması üzerine, amcası Ebû Leheb;
- Sana yazıklar olsun, bizleri bunun için mi buraya topladın? şeklinde konuşmaya; toplanmış olan Mekkeliler de dağılmaya başladılar.
Sayfa 51 - Beyan YayınlarıKitabı okudu
Kafasında ve gönlünde ilâhlaştırdığı onlarca, belki yüzlerce değere karşı “lâ” isyanıyla çıkmasını bilmeyen bir insan, nasıl illâ inkılabıyla tevhidi gerçekleştirebilsin?
Sayfa 48 - Beyan YayınlarıKitabı okudu
Müslüman bir kadının baş örtüsünün Yahudilerce açılmak istenmesi üzerine, Hz. Peygamber (s.a.s) Kaynuka Yahudilerine resmen savaş açıyor.
Sayfa 42 - Beyan YayınlarıKitabı okudu