Nedense mutsuzluk hep uykumu getirir, seri bir şekilde esneme gelir üzerime, uyuduğumda herşey geçecekmiş gibi... Uyku yenilenmenin anahtarı olduğu için belki de, lakin uykuda başıma gelecekler benim kontrolümde olmayacağından uyumamak için direnirim. Bir sigara yakarım, çay koyarım ocağa, su vururum yüzüme ve düşünürüm. Düşünmek de yorar beni, çok yorar hem de sonra düşüncelerimin içinde savrulurum kum taneleri gibi. Derin derin nefes alırım, sessizliği bozan tıkırtıları dinlerim, kapı çarpar bir yerlerde, bir çocuk ağlar, ezan sesi gelir kulaklarıma, sonra zorlanan motoruyla bir araç sesi... Hepsi yaşamın sesleri derim, sessizliği bulabilmek için ellerimle kulaklarımı kapatırım, kulağım çınlamaya başlar, erinmeden yerimden kalkarım, kağıt ve kalem alır, resim çizerim, belirsizliğin çizgileriyle o belirir kağıdın üstünde... İki göz, bir gülümseme ve bir çift kanat.... Meleğim derim ve imzalarım, yalnızlığımı ifade eden eserimi... Sonra kapım tıklanır, zil çalar, telefon titrer, üçleme derim son bir defa, sonra kendimi bırakırım boşluğa, düşüşü hissederim, bir kuş gibi meleğin kanatlarını taklit etmeye çalışırım, saçlarım havalanır, yüzüm sürtünür, küçük bir buse belirir dudaklarımda ve son defa hafiflik duyarım bedenimde, sonra bir çift göz kapanır karanlığın içine...
ihtiyar