" Bunu gece günlüğüme yazacağım."
"Neyi? "
"Ateşten yananın ateşe doymadığını ."
" Ateş bana değmedi bile ; bak kanatlarım sapasağlam."
" Kanatlarını uçmak haricinde her şey için kullanıyorsun ."
" Ben ise bütün bu gürültünün ortasında yapayalnızım. Ama yine de içimdeki o eşsiz kaynağın şırıltısı , en sessiz anlarda bile karşıma çıkmanın ve sıkılmanın ne denli insanca olduğunu hatırlatıyor bana . " 👌🏻
Kuru Otlar Üstüne
Mevcut durumda kendimizi hep yanlış anlıyor, başka insanlarıysa nadiren anlayabiliyorduk. Deneyim denilen şeyin ahlaki bir değeri yoktu. Deneyim, insanların yanlışlarına verdikleri isimdi.
İnsanın doğasını, karşılıklı düşmanca duygular besleseler de aslında birbirlerine muhtaç olduklarını ve yine insanlar tarafından seviliyor olmanın çok tatlı bir şey olduğunu ilk defa anladığını düşünüyordu.
Gerçeklerin, arkasında gizlendiğini sandığı sözlerin renkli bir balon köpüğünden başka bir şey olmadığını, patlayıp söndüklerini gördüğünden bu yana hayatın ne ifade ettiğini anlamakta zorluk çekiyordu.
Tutkulu bir kuşku kadar hiçbir şey zekâyı sivrileştiremez ve karanlıkta uzanan bir iz kadar başka hiçbir şey de , olgunlaşmış bir aklı geliştirmeye olanak sağlayamaz.
" Hadi yatağa" sözleri bütün çocuklar için çok korkunçtur. Çünkü bunu yetişkinlerin önünde en açık sözlü küçük düşürülme olarak görürler. Bu, küçük olmanın ve çocukların uyku ihtiyacının bir kabullenişi ve çocukluğun yarasıdır
Normalde mektup tarzı kitaplar ilgimi çekmediği için uzun zamandır kitaplığımda bulunuyordu. Kısa ama karmakarışık mesajlar veren bir kitaptı. Kitabın başından sonuna kadar kadının R'ye olan karşılıksız aşkından ! bahsediliyor . Bence kadının yaşadığı aşk değildi. Babası uzun zaman önce ölmüş, annesi tarafından da ilgisiz kalmış bir kız çocuğunun bir adamı taparcasına sevmesi , hatta yeri geldiği zaman R'nin tuttuğu kapı kolunu öpecek kadar sevgisini takıntı hale getiren küçük kız çocuğunun aşkı.. Eğer kadının gerçekten beslediği duygular aşk olsaydı karşılıksız da olsa aşkına sadık kalırdı ( ki kalmadı) . Ayrıca mektupta dikkatimi çeken ve birçok noktada da Tanrıya yapılan atıflardı. Kadın , yaptığı hatalardan hiç pişman olmadığını her defasında dile getiriyor ve her şeyi aşkından yaptığını söylüyor. Yaptığı hataların olumsuz sonuçlarını da Tanrının acımasızlığına bağlıyordu . Mesela " Tanrıya karşı yumruk salladım ve katil diye seslendim ona " cümlesi bunu çok net gösterdi bana.Genel olarak etkileyici bir kitaptı. Özellikle bir erkeğin kaleminden kadının duygularının bu kadar net dile getirilmesi de güzel bir detaydı:)