"Zamanların en iyisiydi, zamanların en kötüsüydü..." cümlesiyle vurucu bir giriş yapıp işlediği inanılmaz olay örgüsüyle sizi alıp başka diyarlara götüren muhteşem Dickens eseri.
Öncelikle 20-30 sayfa kadar odaklanmakta çok zorlandığımı itiraf etmeliyim ama birkaç kişinin daha bunu yaşayıp sonrasının güzel aktığını yazmaları üzerine kendimde devam etme gücünü buldum ve iyi ki bulmuşum. Sonraları güzel bir akıcılık kazansa da belki de tefrika edildiğinden başlangıçta "bu kim, ne oldu, noluyor yahu?!" gibi birtakım soru işaretleri oluşabilir kafanızda ama merak etmeyin taşlar yerine oturuyor, hem de "Hıııı anladım." farkındalığı eşliğinde.
İhtilalin iç yüzünü ve belki yola haklı gerekçelerle ama yanlış yöntemlerle çıkan o insanların nasıl vahşilere dönüştüğünü hiç de tarafsız durma ihtiyacı hissetmeden çok güzel aktardığını ve olay örgüsünü çok güzel kurduğunu düşünüyorum yazarın.
Sanıyorum ki Dickens'tan okuduğum ilk eserdi ama son olmayacağı kesin. Hedefimiz Büyük Umutlar, ileri dostlarım!
Dipnot: Lucie'nin kızının adı da Lucie olmak zorunda mıydı acep diye düşündüm sürekli, yoruyor da