Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Ye böreği, sonra çim çimebildiğin kadar Yeşilırmak’ın sularında.
Üzüme günah be!!
O canım üzümü rakı yapmazsan olmazdı; üzüme de günah değil miydi!
Reklam
Sofudur soğan yemez, bulursa kabuğunu da yer
Rakı yaptıkları için Ermenilere epey kızarlardı ama kimi zaman da anamın kapısıni çalar, “Markırit hatun, bizim oğlanın rengi attı bu aralar, sizin o zıkkımdan biraz versene,” derlerdi. Böyle zamanlarda anam burnunun altından gülerdi: “Sofudur, soğan yemez; bulursa kabuğunu da yer!”
Ey onbeşli onbeşli Tokat yolları taşlı Onbeşliler gidiyor Kızların gözü yaşlı.
Çok severim, çocukluğumuzda Nutella mi vardı:)
..hiç çemen yediniz mi? O kadar lezizdir ki bir kere ağza değdiğinde, hiç yemeyen iştahsızlara bile koca bir ekmek yedirir çemen.
Reklam
Vay memleket hasreti vay, sen insana neler yaptırırsın!
Kebapçının evi, dükkânın üstünde eski bir Ermeni eviydi. Mutlaka altta kileri vardır. Kilerde de her Ermeni’nin evinde olduğu gibi, şarap küpü. Kebapçı bıyıklarından belli olur,Alevi. Hepsi palabıyıklıdır. Alevilerin kültüründe şarabın çok önemli bir yeri vardır. Hele bir damlacık da edebiyat tutkunuz varsa Alevilerin işret masasından kalkamazsınız. Ne kadar ozan varsa o masadadır. Şiirlerle konuşurlar, sevgili Peygamberleri Hazreti Ali için “hu” çekerler. Zaten ozan dedin mi Aşık Veysel de dahil Alevi ozanlar başı çeker.
Şişin üzerine müşteriden izin alınıp şarap dökülür, zira Müslümanlar şarap haram diye istemezler, ama Ermeniler ve Tokat’ta çoğunluk olan Aleviler kebap şaraplı olsun isterler.
Hatırlarım, bir ara muhacirler “Gâvura kurban eti vermek günah!” diye söylenti çıkardıklarında Esma teyzenin kocası Nizam emmi nasıl da kızmıştı: “Tövbe estağfurullah, yobaz herifler!
Reklam
...ama o yeşil cennet Tokat’ımda ne bağ kalmıştı ne bahçe. Her taraf bina olmuş, çorak toprak olmuş, dağ olmuş, taş olmuş, bilmem ki sevgili Tokat’ım sana ne haller olmuş!
.. Ey ışık, ey memleketim Salamis'in kutsal toprağı, vatanımın tahtı şöhretli Athena, soydaşlarım olan sevgili halkım, beni besleyen Troya'nın pınarları, nehirleri ve ovaları, hepinizi hasretle selamlıyorum. Aias'ın size son sözleridir bunlar, ötesini Hades'in ülkesinde ölülere söyleyeceğim.
Taşına toprağına kurban Çukurovamm, Adanammmm…
“Benim memleketim sıcaktır. İnsanları da öyle, uzun türküleri, uzun yağmurları, uzun dostlukları vardır, Her gün bahar gibi açan sıcacık dost insanlardır Hanna, Dost, barışçı.. Toprağımda pamuk biter, bir de sarı portakallar Ak ve turuncu Bir de al al nar çiçekleri açar tepeden tırnağa toprağımız, Bir de arılar, oğul verirler bütün gün, İri peteklerde bütün gün…”
Sayfa 70 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Canım memleketim..
“Bugünlerde bahar indi Çukurovanın düzüne Donandı ağaçlar Donandı dünya Donandı yeşilinden alından Sarısından Donandı delicesine Bir ışık fışkırır topraktan yağmur gibi Bir güneş doldurur ortalığı Bire canım Tüter Açıldı apaydınlık terütaze Devedikeni çiçekleri koskocaman Mosmor açıldı Nennilendi dağlar Çiçeğinden kuşundan böceğinden suyundan Kokusundan Nennilendi Bugünlerde bahar indi Çukurovanın düzüne Bir bulut ağdı düzden yukarı Bir yanı sırma Bir yanı pamuk aklığında Bir yanı billur Bir bulut ağdı doludizgin Bir toprak var sürülmüş Rahat Sürülmüş kapkara”
Sayfa 59 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.