bir ekrem amca vardı memleketim akçaabat'ta
güzel bir söz duydu mu, defterine yazan
yollar böyle asfalt değildi o zaman
topraktı, daracıktı, gidilmezdi bu adam
akide şekeri taşırdı yanında
yoncalar toplardı kuzular acıktığında
geçmişini anardı
yaşlı anacığını
derdi ki
fakirlik vardı eskiden
odaları soğuk iken
anacığı örgü yapar satarmış
böyle bakarmış ona...
Memleketim.
Memleketim ne kadar geniş :
dolaşmakla bitmez, tükenmez gibi geliyor insana. Edirne, İzmir, Ulukışla, Maraş, Trabzon, Erzurum. Erzurum yaylasını yalnız türkülerinden tanıyorum ve güneye
pamuk işleyeniere gitmek için
Toroslardan bir kerre olsun geçernedim diye
utanıyorum.
Memleketimi seviyorum :
Çınariarında kalan vurdum, hapisanelerinde yattım. Hiçbir şey gidermez iç sıkıntıını
memleketimin şarkıları ve tütünü gibi.
Memleketim :
Bedreddin, Sinan, Yunus Emre ve Sakarya, kurşun kubbeler ve fabrika bacaları
benim o kendi kendinden bile gizleyerek
sarkık bıyıkları altından gülen halkının eseridir.
Benim memleketim sıcaktır.
İnsanları da öyle, uzun türküleri, uzun yağmurları, uzun dostlukları vardır,
Her gün bahar gibi açan sıcacık dost insanlardır
Yemyeşil eteğini dans ederken savuran bir güzel kıza benzer memleketim.
Başı kayalık dağların eteklerinde kayın ormanları, meşe ve çam ağaçları...
Şarkı söyleyerek akar ığıl ığıl dağlardan derecikler.
Sabah çay taneleri öper öper çiçeklerin dallarından.
Kuşlar sessizliğin keder yatmasına izin vermez.
Yeşil renkli, kızıl saçlı bir kıza benzer memleketim,
Dünya döndükçe savurur eteklerini.
Kuşlar eşlik eder neşesine.