Şöyle bir durup sofraya bakıyorum.
Tepsi kebabı masanın orta sahasına hakim. Defansın sağında katı cacık, solunda abugannuş var. Ofans hattı çok hareketli; bir yanda pastırmalı humus, diğer yanda sahanda oruk. Kalede kaptan var elbette; çiğköfte. Teknik direktörümüz 70'lik, yardımcıları suyla buzu yanına almış, yılların olgunluğuyla bakıyor masaya, verdiği taktikleri uygulayıp uygulayamadığımızı kontrol ediyor belli ki. Bir değişiklik gerekse, anında oyuna müdahale edecek; humus çıkacak, satır kıymasından lahmacun girecek içeri.
Ben hiç kedi sevmiyorum ya 🫣 aram hiç iyi değil onlarla. İyi olsunlar, mutlu olsunlar ama karşıma çıkmasınlar.😉 gerçi yavaş yavaş bunu aşmaya başladım. Apartmanın önünde bir kedi var, onu çok sevimli buluyorum. Çekinerek de olsa besliyorum, hatta geçen gün ilk defa ona dokundum, benim için büyük başarı. Arkadaşlarım inanmadı hatta, yani kedilerle iletişimim o kadar uzaktı ki bunca yıldır. Gördüğümde yolumu falan değiştirirdim. Ama yine de sadece kapıdaki o kediyi sevimli buluyorum☺️
Çok uzaklardan geliyoruz
çok uzaklardan ..
Ve artık
saçlarımızı tutuşturarak
gecenin evinde yangın çıkaracağız;
çocuklarımızın başlarıyla kıracağız
karanlık camlarını!..
Her evlilik ilişkisinde iki evlilik vardır: Kocanın evliliği ve kadının evliliği. Koca, genellikle evlilikten kazançlı çıkar, evlilik, erkeğin akıl sağlığını korur, mutluluğunu, mesleğindeki başarısını, gelirini ve ömrünü arttırır. Kadını ise, evlilik yıkar. Evli kadınlar, evlenmemiş kadınlardan daha çok bunalıma girerler, sinir krizi geçirirler; yetersizlik duyguları daha büyüktür; hem akıl hem de beden bakımından genellikle daha sağlıksızdırlar.