Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Mrv

Düşünerek yankı ve uçurum yarattım kendime. Derinleşerek kendimi çoğalttım. En ufak bir sahne -ışığın yarattığı bir değişim, bir yaprağın döne döne yere düşüşü, solmuş taçyaprağın çiçekten kopuşu, duvarın öte yanındaki bir ses ya da eski bahçeye doğru aralanmış giriş kapısı, ay ışığında, yay biçimli ev öbeğine açılan avlu- bana ait olmayan bütün bu şeyler, yankıların, özlemin içinde düşüncelerimin duyarlığını ayakta tutuyor. Her duyguda başka biriyim ben, tanımlanmamış her izlenimde azap çekerek yenileniyorum. Bana ait olmayan izlenimlerle yaşıyorum, reddedişlerle tüketiyorum kendimi. Kendim olma tarzımla bile bir başkasıyım.
Sayfa 142 - Can YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Şu yazdığım kâğıttan başımı kaldırıyorum... Vakit henüz erken. Daha yeni öğle olmuş, günlerden pazar. Yaşamanın verdiği mutsuzluk, bilinçli olma hastalığı bedenimin tüm zerrelerine işliyor, beni bunaltıyor. Huzursuz ruhlar için adacıklar, herkesin keşfedemeyeceği, düşlerine hapsolmuş ruhlara özel, kocamış ağaçlarla çevrili yollar olsa! Ne zor iş, yaşamaya, az da olsa kıpırdanmaya mecbur olduğumu bilmek, hayatta benim dışımda, benim kadar gerçek başka insanların olduğu gerçeğinin üzerime gelmesine ses çıkaramamak. Mecburen oturmuş, ruhum muhtaç diye, bunca şeyi yazıyorum - ve bunu bile yalnızca düşlemekle, kelimelere, bilince başvurmadan, silikleşmiş, ezgili yeni bir ben yaratarak ifade etmekle yetinemiyorum, oysa içimdekileri gerçekten dillendirdiğimi hissedebilsem gözlerim dolardı, kendi benliğimin yamaçlarından usulca, büyülü bir ırmak gibi akardım, bilinçdışına, Tanrı dışında hiçbir anlamı olmayan uzaklara doğru.
Sayfa 141 - Can YayınlarıKitabı okuyor
Ruhumun banknotlarının altın karşısında değeri yoktur ama bunu pek umursamıyorum, çünkü hayatın hayali simyasında altın asla bulunamayacaktır.
Sayfa 137 - Can YayınlarıKitabı okuyor

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Yoksa bile, nerede Tanrı? Dua edip ağlamak, işlemediğim suçlara tövbe etmek, bir anneninkinin yerini tutmasa da bağışlanmanın bir okşayışa benzeyen tadını duymak istiyorum.
Sayfa 132 - Can YayınlarıKitabı okuyor
Var olmazken ne olacağımı anlatan bir tür nevroz, bedenimi ve ruhumu üşütüyor. Gelecekteki ölümün bir anısı bu adeta, beni kendi içimde diken üstünde tutuyor. Bir sezgi bulutunun içinde kendimi ölü madde gibi hissediyorum, yağmur altında uzanmışım, rüzgar buna ağlıyormuş. Ve hissetmeyeceğim şeyi soğukluğu, şimdiki yüreğimi sıkıştırıyor.
Sayfa 109 - Can YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Gören de der ki, el yordamıyla saklı bir nesneyi aramaktayım, ne nerede olduğunu biliyorum, ne de biri çıkıp ne olduğunu söylemiş. Kimseyle saklambaç oynuyormuşuz. Bir yerlerde bizi aşan bir oyun varmış, yalnızca sesini duyduğumuz şekilsiz bir tanrı. Evet, sefillik içinde yaşanmış saatleri, rahatladığım kısacık anları, yansımaları, manzaraya doğru yön değiştirmiş büyük umutları, hiç girilmeyen odaları andıran hüzünleri, bazı sesleri, müthiş bir yorgunluğu tasvir eden bu sayfaları okuyorum tekrar - yazılmayı bekleyen İncil bu.
Sayfa 103 - Can YayınlarıKitabı okuyor
Bir vadide yaşayan, varlıkları çok yüksekten ayırt etmeye çalışan bir insan gibi, bir doruktan kendimi izliyorum. Her şeye rağmen, karmakarışık, bulanık bir manzarayım ben.
Sayfa 103 - Can YayınlarıKitabı okuyor
İnsan ruhunun bütün ömrü, loş ışıkta kıpırdanmakla geçer. Bilincin yarı karanlığında, olduğumuz ya da olduğumuzu varsaydığımız şeye asla uyum sağlamadan yaşarız. En iyilerimiz bile içinden bir şeylerle övünür, oysa bakış açımızda bile tam ölçemediğimiz bir hata vardır. Bir gösteride verilen, arada olup biten bir şeyiz biz; kimi zaman bazı kapıların ardında, belki yalnızca dekorun bir parçası olan nesnelerle gözümüzün iliştiği oluyor. Koca dünya, gecenin içinde kaybolan sesler gibi karmakarışık.
Sayfa 102 - Can YayınlarıKitabı okuyor
Ben, tam inşası sürerken inşa edenin düşünmekten bıktığı, oldum olası kendi yıkıntısından başka bir şey olmamış gibi yapının yıkıntısıyım.
Sayfa 99 - Can YayınlarıKitabı okuyor
Ben böyleyim işte. Düşünmek istediğim zaman, görüyorum. Ruhumun derinliğine inmeye niyetlensem, kısa süre sonra aklım başka bir yere kayarak, upuzun merdivenin ilk sarmalında duruyorum ve son katın penceresinden karmakarışık çatı yağını paslı tonlarla ıslatarak veda eden güneşi seyrediyorum.
Sayfa 95 - Can YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Her şey dışarıdan gelir; belki insan ruhu da, bir gübre yığınından başka bir şey olmayan bedenimizi topraktan ayıran, parlayan bir güneş ışığıdır sadece.
Sayfa 95 - Can YayınlarıKitabı okuyor
Ölürcesine okuyorum. Ve klasiklerin, sakinlerin, acı çekseler bile bunu asla söylemeyenlerin, bana kendimi kutsal bir yolcu gibi hissettirenlerin dünyasında - işte onların dünyasında kendimi kutsanmış bir hacı, amaçsız dünyanın nedensiz seyircisi, çekip giderken hüznün son sadakasını son dilenciye veren Büyük Sürgün Prensi gibi hissediyorum.
Sayfa 91 - Can YayınlarıKitabı okuyor
Soyut akla musallat olan bir yorgunluk var ki en korkuncu o. Fiziksel yorgunluk gibi insana ağırlık yapmaz, duyguların öğrettiklerinin verdiği yorgunluk gibi kafa karıştırmaz. Sahip olduğumuz dünya bilincinin üzerimize çöken ağırlığıdır o, kendi ruhumuzla soluk alamaz oluşumuz.
Sayfa 74 - Can YayınlarıKitabı okuyor
Tüm görevleri, kimsenin zorla vermediği görevleri bile savsaklasam, tüm yuvalardan, şimdiye kadar hiç sahip olmadıklarımdan bile vazgeçsem, ağır, kırmızı delilik örtüleriyle yalancı dantellerden büyüklük düşlerine sarınıp, buğularla ve harabelerle yaşasam... Dışarıdaki yağmurun hüznünü de, içindeki boşluğun acısını da duymayan bir varlık olsam... Dağları kuşatan yollarda, dik yamaçların arasına sıkışmış vadilerde ruhsuzca, düşüncesizce, kendinden arınmış bir duyguyla dolaşsam ve bunalmış bir halde, uğursuzca uzaklara gitsem... Tablolara benzer manzaraların içinde kaybolsam. Uzaklarla, renklerle hafifletilmiş bir yok-varlık...
Sayfa 71 - Can YayınlarıKitabı okuyor
Kendini bilmemek, yaşamaktır.
Sayfa 68 - Can YayınlarıKitabı okuyor
313 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.