"Mesele , acımak ve merhamet etmek arasındaki dengeyi mi tutturmaktaydı?" 🍂
İnsan, kırdığı kalbin enkazıdır. Ve kırılmış herkesin yüzünde, vefasızlık izleri! Bilmiyoruz çünkü; nâif sevmeyi, incitmemeyi. "Başkasına lâyık gördüğünü veren, ona muhtaç olmadan göçüp gitmiyor dünyadan." Ah bilse merhamet, "acımak" değil; acıtmamaktır...
Reklam
Bu cihanda mazlumlara acımak gerekirse de, en çok acınacak hâlde olanlar, merhamet fukarâsı zâlimlerdir. Zira âhiret penceresinden bakıldığında görülür ki; asıl acınmaya muhtaç olanlar, dünyada acımasızca zulmeden zâlimlerdir. Bu itibarla; vicdan, iz’an ve insâfa veda etmiş olan vahşî kapitaliste, mâneviyat mahrumu materyaliste, merhamet ve gözyaşı bilmeyen menfaatpereste, işçisinin hakkını çiğneyen gaddar patronun sefil rûhuna, “Acıyın bize!” feryatlarına sağır kesilen alık ve abus çehrelere daha çok acımak gerekir! *Osman Nuri Topbaş, 03.06.2020
1/99
الرحمن RAHMÂN Sözlükte “merhamet etmek, severek ve acıyarak korumak” anlamındaki rahmet (ruhm, merhamet) kökünden türeyen rahmân kelimesi “şefkat ve merhamet eden, acıyan” demektir. Kelimenin kök mânasında “yufka yürekli olmak, acımak, birinin üzüntüsüne ortak olmak” gibi beşerî-duygusal unsurlar bulunduğundan Allah’a nisbet edildiğinde “sonsuz merhametiyle lutuf ve ihsanda bulunan” şeklinde anlam verilmiştir.
Acımak
hayranlık duyduğunuz, her sözünü her davranışını beyninize mıh gibi kazıdığınız, kötü hiçbir davranışı ona konduramayıp 'o öyle değildir' deyip, kafanızı çevirdiğiniz insanın basitliğini gördüğünüzde hâlâ onun için üzülüyorsunuz. acizliğine, güçsüzlüğüne merhamet edercesine
“Merhamet acımak değildir. Merhamet acıtmamaktır.”
Reklam
149 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.