İnsanlar kendileriyle aynı bilinçdışı kaygılara sahip olan, kendi fonksiyon bozukluklarının aynası olan ve çözülmemiş duygusal sorunlarını onların yerine tetikleyen insanları hatasız bir içgüdüyle partner olarak seçerler
Ve durup dururken "Hadi" dedi İsmail'e. "Bul bakalım kafiyelerini: Âh."
İsmail bir çırpıda saydı: "Râh, ervâh, gâh, tecelligâh, agâh, nigâh, ikrâh, iflâh..."
Biraz düşündü ve ekledi: "Günâh da âh'la kafiyelidir. O da siyâh'la, simsiyâh'la, vâh'la, eyvâh'la.
Lakin hepsi de Allah'la. Âh'tır kafiyelerin en güzeli.
Nar Ağacı
Günaydın sabahı kendime bahane
ettiğim uyumak, edasını bir nazlıdan
alan küstüm çiçeği, Dünyada kendine
yer bulamayıp bir kalbe sığınanlar,
elinden bir şey gelmediği için eline
küsenler, günaydın. Günaydın hatır için
sırtındaki dağı tüy sanan çocuk, ne
güzelsin.
...sahip olmak ya da olmak arasında çileli bir seçim yapmaktansa her iki şıkkı birden işaretlemek istiyor modern insan. Bir feragat söz konusu olacaksa, tercihini olmaktan vazgeçmek adına kullanıyor.
Oysa âşığın feryadı susuşunda gizlidir. "Ancak söylenemeyen aşk aşktır" diye yazmıştı Blake. O, asırlar öncesinden seslenen Mevlânâ'yı yankılar gibiydi: "Dil, kelimeler pek çok şeyi açıklar; ama aşk, üzerine kelimeler düşmediğinde daha berraktır."