Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
213 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
30 saatte okudu
Ezber bozan âlim.
Bu kitap üç ana bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde iktidar/velâyet-i âmme ve meşruiyet kavramlarının mahiyeti ele alınmış, iktidarın meşruiyeti akit teorisi çerçevesinde incelenmiştir. Meşru bir iktidarın kurulması için gerekli şartlar; biat akdi, akdin tarafları ve konusu bağlamında fıkıh ve kelâm âlimlerinin görüşleri çerçevesinde
İslam Hukuk Düşüncesinde İktidar ve Meşruiyet
İslam Hukuk Düşüncesinde İktidar ve MeşruiyetAbdurrahim Şen · Klasik Yayınları · 20203 okunma
Türkiye'nin dünyanın mafya üssüne dönüştürülmesinde Varlık Barışı yasaları, Türk vatandaşlığının ucuza ve kontrolsüz satışı, devletteki çürüme, mafyaya sağlanan meşruiyet gibi faktörler belirleyici oldu.
Sayfa 327Kitabı okudu
Reklam
Müslüman toplumlar kendilerini bir ümmet yapan ve diğer toplumlardan ayıran şeriatın, ilişkilerini tanzim eden bir hukuk düzeni olarak tatbik edilmesini ve İslam ülkesinin güvenliğini temin ederek tarih sahnesinde kendilerini var edecek unsurlar olarak gördükleri için bu devletlere itaat etmişlerdir.
Sayfa 159 - KlasikKitabı okudu
Güç adalet için olduğu gibi Adalet de güç içindir.
Sayfa 156 - KlasikKitabı okudu
Titretti yine Rû-yi zemin Arş-ı semâyı!
Dönemin Mısırlı tarihçisi İbn lyas (ö. 930/1524) Sultan Selim Halep'i aldıktan sonra Abbâsî halifesi III. Mütevekkil-Alellah'ın, beraberinde Şafii, Mâliki ve Hanbeli mezheplerinin kadıları olduğu halde sultanın huzuruna getirildiği ve sultanın halifeye tazimde bulunduğunu nakletmektedir. İbn lyas'ın aktardıkları içinde dikkat çekici
Sayfa 128 - KlasikKitabı okudu
Osmanlı hükümdarlarının meşruiyeti sadece hilafet görevlerini yerine getirebilecek yegâne güç olmalarıyla ilgili değildir. Henüz hilafet Osmanlı'ya intikal etmeden önce Mısır ve Şam uleması, ayan ve eşrafı dört mezhebin kadıları, Yavuz Sultan Selim'e biat etme, Mısır ve Şam beldelerini Osmanlı'ya ilhak etme taleplerini defaten sultana arz etmişlerdir. Abdullah b. Rıdvân'ın (ö. 1049/1639) Târihu Mısır adlı eserinde aktardığına göre Mısır uleması Mısır'a gelen her Osmanlı elçisiyle gizlice görüşür, Memlük Sultanı Kansu Gavri'nin cevr ü cefasından ve Memlük idarecilerinin şer-i şerife itibar etmediklerinden, Çerkez askerlerin yol kesicilik yaparak Müslümanların mallarını haksız yere müsadere ettiklerinden şikâyet ederek Mısır'ı ilhak etmesi için Osmanlı sultanına ricada bulunmuşlardır. Halep halkının Memlük Sultanına olan nefreti o boyutlara varmıştı ki, Memlük ordusu Osmanlı ordusuyla çarpışmak üzere Mısır'dan Şam'a doğru ilerlerken Halep'ten geçtikleri sırada halk, "Allah sana zafer versin, Sultan Selim " şeklinde desteklemişlerdir.
Sayfa 128 - KlasikKitabı okudu
Reklam
Dünya işlerinin düzene konulması, can ve mal güvenliğinin temin edilmesi ancak kendisine itaat edilen bir Sultan/Hâlife ile gerçekleşir.
Sayfa 117 - KlasikKitabı okudu
Gazzâlî'nin "Din, binanın temelidir. Sultan da din binasının bekçisidir; temeli olmayan bina yıkılmaya, bekçisi olmayan bina da yok olmaya mahkumdur" şeklindeki meşhur benzetmesi iktidara, ancak kendisinde tam anlamıyla koruma niteliği bulunması halinde deruhte edebileceği dinin bekçiliği görevini yükler. Egemen olduğu toprağın ve yönettiği toplumun güvenliğini sağlaması; sınırları ve toplumun maslahatlarını koruması siyasal iktidarın önemli görevleri arasındadır. Gazzâlî'nin bekçiye benzettiği sultan bu görevini menea niteliğine sahip olması halinde yerine getirebilir.
Sayfa 116 - KlasikKitabı okudu
İmâm kalkandır. Çünkü düşmanı, Müslümanlara eziyet etmekten men eder. Aynı şekilde insanları birbirlerine eziyet etmekten men eder ve Müslümanların birliğini korur. Onunla korunmak bu demektir. Onunla savaşılır ifadesinin manası ise; kâfirler, båğiler, hariciler ve mutlak anlamda fesat ve zulüm ehli ile onun liderliğinde savaşılabilir demektir.
Sayfa 115 - KlasikKitabı okudu
Hanefi fakihi Kâsânî İslam ülkesini "İslâm ahkâmının uygulandığı ülke" olarak tanımlar.
Sayfa 112 - KlasikKitabı okudu
Reklam
Ibn Teymiyye din ve iktidar arasındaki ilişkiyi kitap ve demir ikilisinin birlikte indirildiğini ifade eden şu ayetle açıklamaktadır. Ant olsun biz peygamberlerimizi açık delillerle gönderdik ve insanların adaleti yerine getirmeleri için beraberlerinde kitabı ve mizanı indirdik Biz demiri de indirdik ki onda büyük bir güç ve insanlar için faydalar vardır... (Hadid 57/25) Ayette geçen kitabı Allah'ın emir ve yasaklarını açıklayıcı, demiri (kılıç) ise kitabı destekleyen ona yardım eden tamamlayıcı unsur olarak nitelendirmektedir. İbn Kesir'e (ö. 774/1373) göre bu ayetteki demir, aslında kılıcı tutan devleti/iktidar gücünü ifade eder. On üç yıl boyunca Hz. Peygamber'in (s.a.v.) çağrısına ve indirilen kitaptaki apaçık delillere inatla direnen Mekke müşrikleri hakkında Allah, "Demiri indirdik ki onda büyük bir güç ve insanlar için faydalar vardır" buyurarak hicreti emretmiştir. Râzî, buradaki kitabı hakla batılı ayırt edici teorik güç (itikadi hükümler), mizanı adaleti yerine getiren pratik güç (muamelât hükümleri), demiri ise şer'î hükümleri ihlal edenleri caydırıcı/def edici güç manasında tefsir etmektedir
Sayfa 101 - KlasikKitabı okudu
Gazzâlî, "Hilâfet şevketle inikat eder, Şevket mübâyaa ile gerçekleşir. Mübâyaa ise kalplerin itaat ve dostluğa meyletmesiyle olur ki, bunu Allah'tan başka hiçbir beşerin gücü yetmez"derken iktidarları ayakta tutan gerçek gücün insanların dostluk duyması ve destek sunması ile elde edileceğini, insanların desteğinin ise salt kaba güçle elde edilemeyeceğini anlatmaktadır.
Sayfa 91 - KlasikKitabı okudu
Müslüman Arap devletlerinin İsrail’in Filistin halkına yönelik olarak yürüttüğü soykırıma karşı etkisiz kalmaları kısmen reelpolitik gerekçelerle izah edilebilirse de bu husustaki kök nedenin derin bir meşruiyet krizi olduğu söylenebilir. Bu meşruiyet krizinin de ilgili ülkelerde katılımcı ve şeffaf siyasal sistemlerin kuruluşuna değin süreceği öngörülebilir. Ancak o noktadan sonra devletlerin politikaları halklarının hissiyatını ve tercihlerini yansıtabilecek ve İsrail gibi ülkelerin saldırganlıklarına “Dur!” denebilecektir.
Gazze
Ibn Teymiyye, imametin farziyeti sadedinde görüşlerini serdederken, Allah'ın farz kıldığı emr bi'l-ma'rûf ve'n-nehy ani'l-münker, hadler, cihat, adalet, mazluma nusret, hac, bayram, cuma namazları gibi farzların ancak imaret ve güç ile uygulanabileceğini ifade etmektedir.
Sayfa 82 - KlasikKitabı okudu
Biat akdinin tarafları olan imam/halife ve Ümmet her iki kategoride mükellef olduklarından iradelerini şâriin hitabına bağlamış taraflardır ve meşrulukları kendilerinin dışında şer'i hükümlere uygulamaları ile kazanacakları bir değer olmaktadır.
Sayfa 76 - KlasikKitabı okudu
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.