Mesture, bizim toplumumuzun sorunlarından birinin kadının ilmi ve kültürel geri kalmışlığı olduğunu çok iyi biliyor ve bu durumdan rahatsızlık duyuyordu. O bütün KÜRDİSTAN kadınlarının örnek şahsiyetler olmalarını istiyordu. Çünkü hepimiz biliyoruz ki eğer bir toplumda kadın düzeltilirse o toplumun tamamı düzelir. Zira her erkeğin ümit ve sığınağı ya annesi ya da eşidir.
Molla Ebûbekir Musennef'in bir fakih olarak ne kadar bilgili, birikimli, aydın ve anlayışlı olduğunu gösteren şey, Fıkıh hükümlerinin zaman, mekan, toplumsal şartlar ve kültür gibi değişen etkenlere bağlı olarak değiştiğine inanmasıdır.
Biliyoruz ki Kürt milleti İslam'ı kabul ettiğinden beri İslami ilimler onun için çok kıymetli ve değerli olmuştur. Bu topraklar çok sayıda alimi bağrından çıkarıp, islam'a hediye etmiştir. Öyle ki hiçbir Müslüman bu Alimlerin islam'a ve Müslümanlara verdiği değerli hizmetleri görmezden gelemez veya unutamaz.
Ey güzel ismi süsü, divan kitaplarının
Ey güzel yüzü süsü, tüm unvanların
Bir ben değilim o mahmur gözlerine meftun
Birçok aşığı var o nergisi fettanın
Güzelliğinin ünü aleme yayıldığından beri
Ağlar oldu gözleri mektep çocuklarının...
Mesture özgür ve mütefekkir bir Kürt kadını olarak, dine bağlı olmanın milliyeti terk etmek ve milliyete bağlı olmanın da dini terk etmek anlamına gelmediğini çok iyi anlamıştı.