Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Umut size her gün çam ağacı sulattırabilir hatta bir gün meyve vereceğine de inandırabilir..
Lisedeydim. Bir arkadaşım bana bir saat hediye etti, taktım eve gittim, bahçedeyiz... Akrabalar var. Saat dikkatlerini çekti ben de, “Arkadaşımın hediyesi.” dedim. Teyzelerden biri; ─ Nasıl arkadaşmış o, kimse kimseye durup dururken hediye almaz, bak bana alan var mı? dedi. İnsanımızın sevgi anlayışıyla bilinçli olarak ilk o gün yüz yüze geldim. Pek çok insana göre, illa bir çıkar, bir menfaat, bir ilişki, bir neden olmalı birbirini sevmek için çünkü. Sonraları fark ettim, birini çok seviyorum diyorsun ve bunun karşılığında şunu soruyorlar, “Niye?”, “Nesini seviyorsun?”. Seviyorum yahu, o olduğu için, kalbim öyle dediği için… Dikkat edin bizde iki kişi evlenir, birileri çıkar ve ee zengin tabi, ee kız güzel, ee oğlanın kariyeri iyi der ve hemen bir anlam aramaya çalışırlar. Onlara göre iki kişinin birbirini gerçekten sevme ihtimalleri yoktur. Ben bahçeyi yaparken bir sürü insan, gelip geçerken meyve ağacı dik, dedi. Meyvesiz ağaçlar için “Ne yapacaksın onu?” yorumu yaptılar. “Amma çok çiçek dikmişsin onun yerine sebze bahçesi yap, yersiniz, kışlık koyarsın.” dediler. Ve sırf meyvesi yok diye, yiyemiyorlar diye, doğrudan faydalanamıyorlar diye ağaçların kesildiğini çok gördüm. Yiyemiyor ya o ağacı, niye sevsinler? Çiçekleri yiyemiyor ya, ne yapsınlar güzelliğini? Hayvan sevgisini “kurbanda keseriz” diye, doğa sevgisini “meyvesinden hoşaf yaparız” diye, evlat sevgisini “yaşlanınca bize bakar” diye, eş sevgisini “evde bir nefes olsun” diye yaşayan bir sürü insan var. Bunların hepsinden çok var ama sevgi yok sevgi, hep ondan oluyor bunlar… Şermin Yaşar
Reklam
SEVGİ ANLAYIŞIMIZ...
Bir arkadaşım bana bir saat hediye etti, taktım eve gittim, bahçedeyiz… Akrabalar var. Saat dikkatlerini çekti ben de, “Arkadaşımın hediyesi.” dedim. Teyzelerden biri, “Nasıl arkadaşmış o, kimse kimseye durup dururken hediye almaz, bak bana alan var mı?” dedi. İnsanımızın sevgi anlayışıyla bilinçli olarak ilk o gün yüz yüze geldim. Pek çok
Hani dikenli teller vardır bilirsiniz. Çocukken hayran hayran, canımız çekercesine baktığımız meyve ağaçlarının koruyucusu olan dikenli teller... Meyve ağaçlarıyla arasına girdiği için hiçbir çocuk sevmez dikenli telleri. Çocukken varlıklarını çok sorgulamışızdır bu tellerin. Neden diye sormuşuzdur. Bu dikenli teller neden yabani otların değil de
MAZI AĞACI
Geçmişe gittim bugün.. Babamın evine. Babam evde yoktu, Annem de yoktu, Hava çok sıcaktı, öğle vakti, Biliyordum evde olmadıklarını Yine de gittim. Babamın yemeninin biri ters dönmüş. Annemin eski şalvarı asılıydı giriş kapının yanında. Her yıl bulgur kaynatılan büyük bakır bulgur kazanları da yuvarlanmış tandır ocağının yanına. Dışardaki
Kütüphanemi topladım, eski kitapları koliledim, yeni aldığım terlikleri giydim, yayla çorbası yaptım, hafif yağmur ve soğuk var dışarıda kalan insanları çaresiz hayvanları düşündüm, şimdi de yaz gelince bolca meyve ağacı dikip yüzerim diye düşünüyorum. Galiba yaşlandım ya da yaşlanıyorum var mı bir fikri olan? 😁🥹
Reklam
Osmanlı adaleti.
🌿🐜Sarayın bahçesinde gezmek Sultan Süleyman'ın çok hoşuna giderdi. Oradaki ağaçlarla alakadar olur, onlara kıymet verirdi. Yeşile ehemmiyet veren insanları dikkat edin, hepsinin içinde kainata karşı büyük bir sevgi vardır. Sultan Süleyman bir armut ağacının kurumaya yüz tuttuğunu ve bunun da karıncalar sebebiyle olduğunu gördü. Ağacı kurtarmak için bir çağrı aradım ve sonunda, "Bu karıncaları öldürsek de koca ağacı kurtarsak mı?" diye düşündü. Durumu şeyhülislam'a bir yazı ile sormaya karar verdi. Şair ruhlu padişah sözünde inceliğini biliyordu: "Dırahta ger ziyan etse karınca Zararı var mıdır anı karınca" Yani: 'Meyve ağaçlarını sarınca karınca Günah var mı karıncayı kırınca' Hocası ebussuud Efendi, Sultan'ın sorusunu karıncaların hakkını gözeterek cevapladı. Padişah olduğu için hiçbir ayrıcalık tanımadı. Hocası Ebu Suud soruyu şöyle cevaplıyordu: "Yarın Hakk'ın divanına varınca Süleyman'dan hakkın alır karınca" Soran padişah da olsa hak gözetmekten asla vazgeçmiyordu. Güçlü olduğu için zayıfa galip gelmek şöyle dursun, en güçlü olandan korkuyordu. Nacizane günümüzdeki yabancılardan aldığımız demokrasiye bakiyorumda gerçekten arada uçurum var ve bunu göremeyen çok sığ görüşlü batı(l) gerici laiklik demokrasidir anlayışında çok insan var.
Lisedeydim. Bir arkadaşım bana bir saat hediye etti, taktım eve gittim, bahçedeyiz… Akrabalar var. Saat dikkatlerini çekti ben de, “Arkadaşımın hediyesi.” dedim. Teyzelerden biri; ─ Nasıl arkadaşmış o, kimse kimseye durup dururken hediye almaz, bak bana alan var mı? dedi. İnsanımızın sevgi anlayışıyla bilinçli olarak ilk o gün yüz yüze geldim. Pek çok insana göre, illa bir çıkar, bir menfaat, bir ilişki, bir neden olmalı birbirini sevmek için çünkü. Sonraları fark ettim, birini çok seviyorum diyorsun ve bunun karşılığında şunu soruyorlar, “Niye?”, “Nesini seviyorsun?”. Seviyorum yahu, o olduğu için, kalbim öyle dediği için… Dikkat edin bizde iki kişi evlenir, birileri çıkar ve ee zengin tabi, ee kız güzel, ee oğlanın kariyeri iyi der ve hemen bir anlam aramaya çalışırlar. Onlara göre iki kişinin birbirini gerçekten sevme ihtimalleri yoktur. Ben bahçeyi yaparken bir sürü insan, gelip geçerken meyve ağacı dik, dedi. Meyvesiz ağaçlar için “Ne yapacaksın onu?” yorumu yaptılar. “Amma çok çiçek dikmişsin onun yerine sebze bahçesi yap, yersiniz, kışlık koyarsın.” dediler. Ve sırf meyvesi yok diye, yiyemiyorlar diye, doğrudan faydalanamıyorlar diye ağaçların kesildiğini çok gördüm. Yiyemiyor ya o ağacı, niye sevsinler? Çiçekleri yiyemiyor ya, ne yapsınlar güzelliğini? Hayvan sevgisini “kurbanda keseriz” diye, doğa sevgisini “meyvesinden hoşaf yaparız” diye, evlat sevgisini “yaşlanınca bize bakar” diye, eş sevgisini “evde bir nefes olsun” diye yaşayan bir sürü insan var. Bunların hepsinden çok var ama sevgi yok sevgi, hep ondan oluyor bunlar… - Şermin Yaşar
Lisedeydim. Bir arkadaşım bana bir saat hediye etti, taktım eve gittim, bahçedeyiz… Akrabalar var. Saat dikkatlerini çekti ben de, “Arkadaşımın hediyesi.” dedim. Teyzelerden biri; ─ Nasıl arkadaşmış o, kimse kimseye durup dururken hediye almaz, bak bana alan var mı? dedi. İnsanımızın sevgi anlayışıyla bilinçli olarak ilk o gün yüz yüze
Lisedeydim. Bir arkadaşım bana bir saat hediye etti, taktım eve gittim, bahçedeyiz… Akrabalar var. Saat dikkatlerini çekti ben de, “Arkadaşımın hediyesi.” dedim. Teyzelerden biri; -Nasıl arkadaşmış o, kimse kimseye durup dururken hediye almaz, bak bana alan var mı? dedi. İnsanımızın sevgi anlayışıyla bilinçli olarak ilk o gün yüz yüze
Reklam
SEVGİ YOK SEVGİ...
Lisedeydim. Bir arkadaşım bana bir saat hediye etti, taktım eve gittim, bahçedeyiz… Akrabalar var. Saat dikkatlerini çekti ben de, “Arkadaşımın hediyesi.” dedim. Teyzelerden biri, “Nasıl arkadaşmış o, kimse kimseye durup dururken hediye almaz, bak bana alan var mı?”dedi. İnsanımızın sevgi anlayışıyla bilinçli olarak ilk o gün yüz yüze geldim. Pek çok insana göre, illa bir çıkar, bir menfaat, bir ilişki, bir neden olmalı birbirini sevmek için çünkü. Sonraları fark ettim, birini çok seviyorum diyorsun ve bunun karşılığında şunu soruyorlar, “Niye?”, “Nesini seviyorsun?”. Seviyorum yahu, o olduğu için, kalbim öyle dediği için… Dikkat edin bizde iki kişi evlenir, birileri çıkar ve ee zengin tabi, ee kız güzel, ee oğlanın kariyeri iyi der ve hemen bir anlam aramaya çalışırlar. Onlara göre iki kişinin birbirini gerçekten sevme ihtimalleri yoktur. Ben bahçeyi yaparken bir sürü insan, gelip geçerken meyve ağacı dik, dedi. Meyvesiz ağaçlar için “Ne yapacaksın onu?” yorumu yaptılar. “Amma çok çiçek dikmişsin onun yerine sebze bahçesi yap, yersiniz, kışlık koyarsın.” dediler. Ve sırf meyvesi yok diye, yiyemiyorlar diye, doğrudan faydalanamıyorlar diye ağaçların kesildiğini çok gördüm. Yiyemiyor ya o ağacı, niye sevsinler? Çiçekleri yiyemiyor ya, ne yapsınlar güzelliğini? Hayvan sevgisini “kurbanda keseriz” diye, doğa sevgisini “meyvesinden hoşaf yaparız”diye, evlat sevgisini “yaşlanınca bize bakar” diye, eş sevgisini “evde bir nefes olsun” diye yaşayan bir sürü insan var. Bunların hepsinden çok var ama sevgi yok sevgi, hep ondan oluyor bunlar… 🌼Şermin Yaşar
"Keşke ben şimdi vakitsiz gelen bir bahar mevsimi olsam, sen de bir meyve ağacı olsan.. Dokunsam.. Ellerimle can versem sana.. Diyeceksin ki sen kimsin ki? Yani haklısın, ben senin sevgilin sayılmam.. Bir öyle takılmışlığımız da yok.. Bir kafeye gidip bir çay kahve içmişliğimiz falan olmadı pek.. Arkadaş bile sayılmayız ama işte yani.. Anladın sen beni Leyla.. Şimdi şey gibi.. Yani benim hislerim.. Bi birini görürsün, için böyle kıpır kıpır olur ya öyle.. Sen benim yüreğimdeki o kıpırtısın Leyla fazlası değil..” #leylailemecnun
Lisedeydim. Bir arkadaşım bana bir saat hediye etti, taktım eve gittim, bahçedeyiz… Akrabalar var. Saat dikkatlerini çekti ben de, “Arkadaşımın hediyesi.” dedim. Teyzelerden biri; ─ Nasıl arkadaşmış o, kimse kimseye durup dururken hediye almaz, bak bana alan var mı? dedi. İnsanımızın sevgi anlayışıyla bilinçli olarak ilk o gün yüz yüze
729 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.