Gözlerimi kapatıp aramızdaki binlerce kilometre mesafenden ona ulaşmaya çalıştım. Yalnız olmadığını bilmesini istiyordum. Ama yalnızdı. Ve ona yardım edemiyordum.
Uykuya dalmak üzereyken, Oyunların olmadığı, Başkent'in olmadığı bir gelecek hayal ettim. Son nefesini verirken Rue'ya söylediğim şarkıdaki çayır gibi bir yeri... Peeta'nın çocuğunun güvende olacağı bir dünya...
"Hayatta bazı anlar vardır, olmayacağını bile bile şansınızı denediklerinizde. Bir tesadüf gibi görünen mecburiyetler vardır. Derler ki ; bir gün beklentisiz, koşulsuz sevebilen bir aşık olursan karşındaki bilmese de o zaten senindir."
Ben sana bütün hayatımı, hakiki anlamda ilk defa seni tanıdığım gün başlamış olan o hayatı anlatmak istiyorum. Ondan önce yalnızca bulanık ve karışık bir şeyler vardı, hatırlama çabalarıyla asla derinine inilemeyen bir şeyler, belki toz tutmuş, örümcek ağlarıyla örülmüş, karanlık yüreğimde hiçbirinin bilgisi bulunmayan nesnelerle ve insanlarla dolu herhangi bir mahzen.
Sen, beni asla, asla tanımayan, bir su birikintisinin yanından geçercesine yanımdan geçip giden, bir taşa basarcasına üstüme basan, hep, ama hep yoluna devam eden ve beni sonsuz bir bekleyiş içerisinde bırakan sen, kimsin ki benim için?
"Üç şeyden kesinlikle emindim: Birincisi, Edward bir vampirdi. İkincisi, onun ne kadar baskın olduğunu bilmediğim bir yanı kanıma susamıştı. Üçüncüsü, ona koşulsuz ve geri dönülmez bir şekilde aşık olmuştum!"
Birini sevmekle birinin acılarını sevmek çok farklıydı. Acılarını sevmediğiniz sürece, onları anlamadığınız sürece, onlara katlanamadığınız sürece sevgi hiçbir şeye yetmiyordu.
"Farklı düşünseler de aynı şeyi hissediyor. Ve karanlık bütün yasak dokunuşları içinde saklıyor. Biliyorum,biliyorsun çünkü sen de içinde kocama bir karanlığı saklıyorsun."