Evet, Cenâb-ı Hakk'a îmân eden, elbette O'na itaat edecek. Ve itaat yolları içinde en makbulü ve en müstakîmi ve en kısası, bilâşüphe, Habîbullahın gösterdiği ve takip ettiği yoldur.
Yük ağır, ben de gayet âcizim. Nazarım da kısa, yol da zulümatlı. Ne vakit sünnete yapışsam yol aydınlaşıyor, selâmetli yol görünüyor. Yük hafifleşiyor, tazyikat kalkıyor gibi bir hâlet hissediyordum.
"Tarihe şerefler veren erler anılırken
Yükselmede ruh en geniş âlemlere, yerden...
Bin rayihanın feyzi sarar ruhu derinden,
Geçmiş gibi, cennetteki gül bahçelerinden..."
Müptelâ ve meftun ve müştak olduğunuz mecâzî mahbublarda ve bütün mevcudat-ı dünyeviyedeki hüsün ve cemâl, O'nun cilve-i cemâlinin ve hüsn-ü esmâsının bir nevi gölgesidir...
Herkes kâinatı kendi âyinesiyle görür. Cenâb-ı Hak, insanı kâinat için bir mikyas, bir mîzan suretinde yaratmıştır. Her insan için, bu âlemden hususî bir âlem vermiş; o âlemin rengini, o insanın itikad-ı kalbisîne göre gösteriyor.
Madem helâl dairesi keyfe kâfidir. Ve madem haram dairesindeki bir saat lezzet, bazen bir sene ve on sene hapis cezasını çektirir. Elbette gençlik nimetine bir şükür olarak o tatlı nimeti, iffete, istikamette sarfetmek lâzım ve elzemdir.