Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.12
Tavsiye
Ah Milena senin kadar sevilmeden ölüp gideceğim. Hasta ve korkak bi adamın bukadar sevebilme si imkansız.Okudukça inanıyorumki insanlar gerçekten sevse herşeye ve bütün imkansızlıklara rağmen devam edebilirdi sevmeye. 2yıl boyunca hergün mektup yazarakta olsa mutlu olan bir insana hayran kalınabilir sadece...Herşeye rağmen Mutluluktan ölünebiliyorsa ozaman kesinlikle bu şekilde öleceğim.
Kitabın tek taraflı mektupları içermesi, döneme ve kişilere yabancı olmak ve tabi Kafka’nın günlük hayata, duygularına, okuduklarına, düşündüklerine dair dağınık bir düzende yazmış olduğu mektupları anlamaya çalışmak başlangıçta epey zordu. Zamanla karşı tarafın ne yazmış olduğu önemini kaybetti, yazım dilinin etkileyiciliği ön plana çıktı. Bir süre sonra ne olacağını merak ettim. Kitabın sonuna yerleştirilmiş olan, merak edilen kadın Milena’nın kendiyle ve Kafka’yla ilgili yazıları ise herşeyi daha iyi açıkladı.
Mektuplardaki; bir taraftan sanrıların dile getirildiği hissi, bir taraftan etkileyici ifade tarzı hem rahatsız ediyor hem kendine çekiyor. En nihayetinde Milena’nın yorumlarının eklenmesi bu mektuplardaki adamı daha iyi anlamamızı sağlıyor ve hüzünlendiriyor.
Franz Kafka'nın sevdiği kadına duygularını tüm içtenliğiyle dökmesi olağanüstü bir duygu. Kitap bana sevginin ve çaresizliğin bazen acının ne denli insanı beslettiğini anlattı. Keşke şuanda da eskisi gibi mektuplaşma iletişim aracı olsaydı. Okurken imrendiğim, kendi hayatımda keşke bende 'sana' yazabilseydim dediğim oldu.. Keşkeleri kullanmayı sevmeyeceğim ama keşke Kafka'nın değil Milena'nın da mektupları olsaymış, sadece olaya Kafka'nın duygularıyla bakmak ve bunun karşılıksız kalması büyük eksiklik olduğunu düşünüyorum. Kafka'nın o deli dolu aşkını, sevdiği kadına yazdığı mektuplarda sırf onu okumakla kalmayıp Kafka'nın da hayatına dair fikir edindiğimi düşünüyorum.
Belki hepimizin içinde var bir Milena..
"Seni sevip sevmediğimi soruyorsun durmadan. Çok güç bunun karşılığını vermek, mektupla hiç verilmez. Eğer bu yakınlarda yüz yüze gelirsek; soluğum kesilmezse söylerim."
Dikkat!!! Dikkat!!!
Rica ediyorum Kafka'yla bu kitapla tanışmayın. Mümkünse sizi önce Milena'ya Mektuplar'a alalım. Zira buradan başlarsanız diyorsunuz ki Kafka ettiğini çekiyor.
Kitabı incelemeye geçersek. Okuduğum zaman bitirdiğim en kalın kitap buydu. Çok sürmedi belki okumam. Net olmak gerekirse beş gün ama iyice hissettim Kafka'nın kafasına girdiğimi. Hani çay koymaya gitsem ona da bir bardak koymam gerekiyormuş gibi. Oturduğum yere yanıma bir yer daha tutmam gerekiyormuş gibi. Bu kitabı okumak kafanızda taşınabilir bir Kafka bulmaktan ibaret belki de. Peki kitap bitince terk edecek mi sizi? Asla.
Briefe an Milena.
Franz Kafka’nın Milena’ya yazdığı mektupları içeren bir kitaptır. Okurken bol bol alıntılar yaptım diyebilirim. Bazı cümlelerinde derin düşüncelere daldığım oldu. Okurken sıkıldığım zamanlar da oldu, bunun sebebini betimlemelerin çok olduğuna bağlıyorum. Okunması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum.
Mektuplar ile ilgili her kitabı okumaya çalışan bir okuyucu olarak "ne zaman bitecek Allahımm" sorusunu çoğu kez yineledim. Çok sıkıldım okurken. Birsürü yerde konular birbirine girdi yakalamakta güçlük çektim. Sonunda bitirdim. Okumayı çok istediğim bir kitap olmasına rağmen benden geçerli not alamadı malesef.
