Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Celladına aşık olmuşsa bir millet, İster ezan ister çan dinlet. İtiraz etmiyorsa sürü gibi bir illet, Müstehaktır ona her türlü zillet.
Ömer Hayyam
Ömer Hayyam
Doğruyu-yanlışı biliyoruz ama neden sesimiz bu kadar az çıkıyor? Gerçekleri haykırmak neden böyle suç içeriyor? Neden susmak zorundayız? Neden böyle bir yerde yaşıyoruz? Çoğunluk gibi düşünmedim diye din düşmanı oldumsa eğer, tamam kabul öyleyim. Ama bazı şeylerin dinle alakası olmaz. Olmamalı. Ben dini yaşarım belki, ama onu kullanmam. İnanışımı da saçma sapan şeylere hizmet ettirmem. Herkesin inancı kendine. Müslümanlığı kendine. (lütfen) Riyaya gerek yok. Hâlimiz konuşsun islamı. Kendini sevdirmek için müslümanca konuşanlar! Saçma sapan emellere İslam’ı alet edenler! Çocuk değiliz ve size muhtaç da değiliz. (kimseye) Maiyetlerinde olduğunuz kişiler neyi savunuyorsa sizde onu savunuyorsunuz. Kör müsünüz peki? Annem yeşili sevdi diye ben de yeşili sevmek zorunda değilim. Birisi besmele çekti diye o insana tapacak da değilim..! Nemrut yıkabildi mi İslam’ı? Ya Firavun? Ebu Cehil yıkabildi mi İslam’ı? Bizim dirliğimizi kim bozabilir? “Rabbinin, fillerle Kâbe’ye saldıran o orduya ne yaptığını görmedin mi?” (Fil/1) Ebrehe ordusuyla geldi Kâbe’yi yıkmaya. Yıkabildi mi? Hz Allah’ın Ebabil Kuşları bizimleyken kim bizi yıkabilir? Müslümanlığımıza kim engel olabilir? Neden birilerine bağlı kalmak zorunda hissediyoruz kendimizi? Asla öyle değiliz. Biz الله dediğimiz sürece, O hep bizimle. Gücümüzü kimselere bağlamadıkça tam manasıyla teslim olmuş olamayacağız hiçbir zaman.
Ömer(ra) Şam'ı fethettiğinde, Roma İmparatoru’nun da hazır bulunduğu bir yemeğe davet edilir. Ömer'in yemeğe giderken giymiş olduğu cübbede (elbisesinde) 17 tane yama vardı. Elbisesin üzerinde ne apolet, ne rozet, ne de rütbe vardı. Ayrıca geçit töreni için ne koruması, ne konvoyu vardı. Hz. Ömer yemek yerken elinden bir parça lokma
Reklam
Dünya, büyük bir manevî buhran geçiriyor. Manevî temelleri sarsılan garb cem'iyeti içinde doğan bir hastalık, bir veba, bir taun felâketi gittikçe yeryüzüne dağılıyor. Bu müdhiş sâri illete karşı, İslâm cem'iyeti ne gibi çarelerle karşı koyacak? Garbın çürümüş, kokmuş, tefessüh etmiş, bâtıl formülleriyle mi? Yoksa İslâm cem'iyetinin
Nass nerede?.. :) İsrail'le ticaret yok, değil mi?.. :) Din, vatan, millet, kaldı mı başka istismar konusu?.. :) Bak, derslerini bitirmişsin, aferin, şimdi ödevini veriyorum: Adamlık!.. Deftere değil, yüreğine yazacaksın, ey dış güç sendromcusu... :)
Mahv eder kendini bülbül bile hürriyet içün; Çekilir mi bu belâ âlem-i pür mihnet içün? Dîn içün devlet içün can çekişen millet içün, Azme hâ'il mi olurmuş bu çürük ten kafesi!..
Namık Kemal
Namık Kemal
Dinin Lüzumu
Dîn, fazîlet-i ahlâkiye dimek olduğından, ahlâksız bir millet yaşayamayacağı gibi dînsiz bir kavim de pâyidâr olamaz. Dînin gâyesi, cem'iyet-i beşeriyenin âhenk ve sa'âdet ve selâmetini te'mînden ibâretdir. İnsânlar fıtraten mahkûm-u ihtirâsât oldukları içün, onları temeyyülât-ı sefîleden, tecâvüzât-ı gayr-ı muhıkkadan alıkoyacak
Reklam
Salih İnsanları Sevme ve İlahlaştırma...
Nuh Suresi, 21 - 23. Ayetler: "Nûh, 'Rabbim, dedi, doğrusu bunlar beni dinlemediler, malı ve ço­cuğu kendi ziyanını arttırmaktan başka bir şeye yaramayan kimseye uydu­lar." "Onlar çok büyük tuzaklar kurdular." "Dediler ki: 'Sakın ilâhlarını­zı bırakmayın; hele Vedd'en, Suvâ'dan, Yeğus'tan,
Biraz öz eleştiri biraz itiraf..
Telefonumun notlar arşivine girdim. 2014-2015 yıllarındaki notlarımı okurken bir şeyler dikkatimi çekti. Taze hidayet ile herkese tebliğ yapma aşkı, ezberlenmiş birkaç cümle ile yıllardır alışılagelmiş ülkemizin inançlarını değiştirme aşkı.., Aslında buradaki tebliğ adı altında insanları taciz edercesine saldıran arkadaşlarda sanırım geçmişlerimizi görüyoruz. Ve bunun için de şefkat damarıyla aslında ne kadar malayani şeylerle meşgul olduğunu bazen doğru bazen yanlış üslup ile anlatmaya çalışıyoruz. Çünkü bu zamanı şayet bana geri verseler yemin ederim tüm kitapları nefsime okurdum. Cedel ve münakaşa için tek satır okumazdım. Nefsime okur, tatbik eder ve yaşardım. Çünkü Allah birinin hidayetine vesile kılacaksa seni şayet yolda karşıdan karşıya geçerken de yaptırır. Bunu sebep göstererek insanları taciz etmenin manası yok. 9 yıl geçmiş aradan dile kolay onca notlar yazmış, ezberlemeye çalışmışım. Ama üzülerek itiraf ediyorum( sizleri şahit tutmak istemezdim) hala kaza namazı borcum var. Nefsime okumuş olsaydım o yılları kalır mıydı? Sanmam. Belki yaş geçti hafız olamadık ama bence birkaç cüzün hafızı dahi olunabilirdi. Her şey Kur’an için diyoruz ama onu okumak yerine nerede millete sataşacak bir bilgi var onu okuyoruz değil mi? Çünkü alt etmek istiyor nefis onu. Ama kendini alt ediyor farkında bile olmuyor.. 9 yılda millet alim oluyor, biz hala cahil cahil konuşuyoruz. Rabb’im boş vaktimizin, sıhhatimizin kıymetini bildirsin. Kendi razı olacağı işlerle meşgul eylesin. Kimseye bizi fitne kılmasın. Herkesin kınadığı bir hayatla imtihan etse dahi ahirette pişman olanlardan eylemesin.
Her İşin Başı İslâm
Muaz Ibni Cebel Radiyallahu Anh’den rivayet edildiğine göre Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem şöyle buyurdu: “- Tamamıyla işin aslını (başını, temelini) haber vereyim mi sana?” “- Ver, Ya Rasûlallah!” “- İşin başı (aslı) İslâm’dır...” ( Tirmizî, İman 8; İbn Mâce, Fiten 12; Ahmed b. Hanbel, Müsned, V, 231, 236, 237) Her şeyin temeline İslâm’ı
717 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.