Ey Kürdler!
İttifâkda kuvvet, ittihâdda hayât, kardeşlikde saâdet, hükûmetde selâmet vardır. İttihâd halatını ve muhabbet şerîdini sağlam tutun, tâ sizi belâdan kurtarsın. Güzelce kulak verin, size bir şey söyleyeceğim:
Biliniz ki üç, üç cevherimiz var, bizden muhâfazalarını isterler.Biri İslâmiyet ki, bin binler şehidlerin kanıdır ona bahâ verilen. İkincisi insâniyet ki, halkın (hâricin) nazarında kendimizi aklî hizmetle, civanmerdâne ve insâniyetçe dünyâya göstermeliyiz. Üçüncüsü milliyetimiz ki, bize meziyeti veren odur. Bizden öncekiler ki iyilikleriyle sağdırlar, sa‘yimiz ve hıfz-ı milliyetimizle onların rûhunu kabirlerinde şâd etmeliyiz.
Bunun ardından, üç düşmanımız vardır, bizi harâb ediyorlar. Biri, fakirlikdir, İstanbul'daki kırkbin hammâl bunun delîlidir. İkincisi, cehâlet ve okumamışlık, ki içimizden binde birinin «gazete» okuyamayışı bunun delîlidir. Üçüncüsü, düşmanlık ve ihtilâfdır ki, bu adâvet, kuvvetimizi kaybettiriyor, bizi de terbiyeye müstehak ediyor ve hükûmet de insafsızlığından bize zulm ediyordu.
Bunu işittiyseniz biliniz çâremiz şudur ki: üç elmas kılıcı elimizde tutmalıyız, tâ ki, üç cevherimizi elimizden etmeyelim, üç düşmanımızı üzerimizden kaldıralım!. Ve birinci kılıç, maârif ve okumadır. İkincisi, ittifâk ve millî muhabbetdir. Üçüncüsü, insan kendi işini kendi nefsi yapsın ve sefiller gibi başkasının kudretinden ümîd etmesin ve bel bağlamasın.
Son vasiyetim: okumak, okumak, okumak ve el ele vermek, el ele vermek, el ele vermek.