Gerçek Milena'ya yazmak için neredeyse hiç zaman kalmıyor çünkü gerçek Milena bütün gün odamda, balkonumda ve bulutların arasında.
...Ama koltuk değneklerinden sıkılmak iyileşmenin işareti değil.
Uyku varlıkların en masumu ve uykusuz bir adam da en günahkârıdır.
Okur Takip Önerileri
Daha iyi bir tasvir okumamıştım.
Burada ve başka yerlerde de gördüm ki erkekler kadınlardan daha çok acı çekebilir ya da şöyle de söyleyebilirsiniz: Bu gibi konularda dayanma güçleri zayıf. Ama kadınlar suçlu olmadıkları hâlde acı çekerler, konu hakkında bir şey yapamayacaklarından doğan bir acı değildir bu, gerçekten kelimenin tam anlamıyla çok acı çekerler ve sonunda bu acı onları hiçbir şey yapamaz duruma getirir. Aslında bu konular üzerinde fazla düşünmenin de bir faydası yok. Bu, tıpkı cehennemde bir kazanı devirip parçalamaya çalışmak gibi, ilk girişimde başarısız olursun ve ikincisinde başarılı olsan bile kazandan akan suyla yanarsın , bu arada cehennem tüm ihtişamıyla varlığını sürdürür. Sorun farklı şekilde ele alınmalı.
Ben sizden haber almak istiyordum, eski mezardan o çok iyi bildiğim sesi duymak değil. Bu neden aramıza girmek zorunda kaldı? Sonra bizi birleştirenin de bu ses olduğunun farkına vardım, bir ara bulucu olarak.
" Ben pes ediyorum ama mevcut sistemin bozulmadan devam etmesini önemseyen biri varsa o zaman yükümü paylaşmalı, böylece her şey bir süre daha yolunda gider."
" Bir kere aşık olduktan sonra gerisi insanı cezbediyor, biliyorum ama ilkin nasıl oldu da bana tutulduğunuzu merak ediyorum."
" Aşkımın temellerinin tam olarak ne zaman, nerde, hangi bakışla, hangi sözle atıldığını ben de bilemiyorum. Ancak çok uzun zaman önce olduğunu söyleyebilirim. Ne olup bittiğinin farkına vardığımda size çoktandır aşıktım."
Hoş
" İlk ziyarete geldiğiniz gün, resmen benimle hiç ilgilenmediniz bile."
" Çünkü öyle sessiz ve ciddi bir hâliniz vardı ki, bir türlü cesaretimi toplayamadım."
" Ama ben sizden çekiniyordum."
" Ben de sizden."
" Yemeğe kaldığınız zaman benimle daha çok konuşabilirdiniz."
" Duyguları benim kadar şiddetli olmayan biri konuşabilirdi, doğru."
"Bana başta pek zor, ama pek faydalı bir ders verdiniz. Sizin sayenizde alçak gönüllü olmayı öğrendim. Size teklif sunduğumda, kabul edeceğinizden öyle emindim ki ama siz, mutlu edilmeye değer bir kadın için ne denli yetersiz biri olduğumu gösterdiniz bana."
...Yalnızca kendi ailemi, yakınlarımı düşünmemi, başkarınıysa küçük görmemi desteklediler. Onların duygularını, değerlerini en azından kendiminkinden alçakta görmemi savundular. Böylece sekiz yaşından yirmi sekizime kadar istedikleri gibi bir adam olup çıktım. Sevgili, tatlı Elizabeth! Sizinle tanışmasaydım, hâlâ öyle bir adam olarak kalacaktım. Size ne kadar borçlu olduğumu bilemezsiniz.
"İnsanın kendini birilerine inandırabilmesi bu kadar zor mu yahu?"
"Bazı durumlarda imkansız bile olabilir."
"Niçin söylediğimden daha fazlası olduğuna inandırmaya çalışıyorsun beni?"
"Bu soruya nasıl cevap vereceğimi bilmiyorum. Hepimiz nasihat vermeyi severiz. Ancak verdiğimiz nasihatler, aslında öğrenmeye değer olmayanlar."
Hayaller:')
" Bay Darcy, hep böyledir ya zaten...Kız kardeşini mutlu edecek en ufak bir şeyi bile anında yerine getirir. Onun için yapamayacağı hiçbir şey yok."
-" Onu güzel buluyorsunuz, değil mi?"
+"Evet, doğru" diye yanıtladı Bay Darcy. Artık daha fazla dayanamamıştı." Ancak o dedikleriniz, onu ilk gördüğüm zaman için geçerliydi. Oysa aylardır, şu ana kadar denk geldiğim hanımlar arasında en güzellerinden biri olarak görüyorum onu."
" Çünkü beni yanılgıya düşüren sevgim değil, kibrim oldu."
" Ancak ben aklımla, fikrimle, her şeyimle seviyorum sizi."
" Bu zamana kadar uğraştım boşuna. Fayda etmiyor, duygularımı bastıramıyorum bir türlü. İzin verirseniz eğer, size olan sevgimi göstermek istiyorum artık. Size hayranım, sizi seviyorum hem de büyük bir tutkuyla seviyorum."
O sırılsıklam dediğin aşk tabiri, öyle belirsiz, anlamsız bir tabir ki, hiçbir şey anlamıyorum. Yarım saatlik bir tanışma sonrasında hissedilen duygulara da gerçek, kuvvetli anlamları veriliyor.
" Bay Bingley' yi tarif ettiğin gibi genç adamlar, hoş bir kıza birkaç haftalığına gönüllerini kaptırıveriyorlar. Sonra kazara yolları ayırınca, bu aşk da toz olup, uçup gidiyor. Böyle tutarsız ilişkiler oldukça yaygın."
Üzülerek katılıyorum
Genelde bizi yanılgıya düşüren şey kibrimizdir. Kadınlar, gördükleri ufacık bir ilgiyi gözlerinde büyütür de büyütür.
Baba gibi baba..
- " Annen bu teklifi kabul etmen konusunda ısrar ediyor. Öyle değil mi, Bayan Bennet?"
+ "Öyle. Yoksa onun bir daha yüzüne bakmam."
- "Şanssız bir durum bu senin için, Elizabeth. Bugünden itibaren, annen ya da babandan biriyle yabancı hâle geleceksin. Bay Collins ile evlenmezsen annenle, evlenirsen de benimle bir daha görüşmeyeceksin."
" Yatıştırılamayan öfke, erdemlerimizin üzerine düşen bir gölge gibidir ama iyi seçmişsiniz kusurlarınızı..Hayatta alay edemem sizinle. Güvendesiniz yani..."
" Evet kibir çok fena bir zayıflık ama gurur öyle değil, üstün zekâlarda gurur her zaman ölçülü olur."
"....onun gözlerinin güzelliğini resmedebilecek bir ressam bulabileceğinizi sanmıyorum."
"Bir isteği inançsızca kabul etmek, iki taraf için de bir erdem sayılamaz."
" Gurur.. Çok yaygın bir zayıflık, bana kalırsa."