Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kendimi bazen Yunus Emre dizisinde hayal ediyorum. Seherde kuşlar öterken, yanan şöminenin başında, mürekkeple bir şeyler yazarken.. Kalbim bu asrın dengi değil demeyi sevmem ama Taptuk Emre'ye misafir olmak da fena olmazdı... Rabbim nasip ederse cennette bulacağım seni şeyhim :)
Reklam
Sevgi
O Bana Pis Solcu Derdi, Ben Ona Pis Ülkücü Bir parkta gördüm onu! Hiç tereddüt etmeden yanına gidip, pardon konuşabilir miyiz dedim? Konuşmak istemiyorum dedi. Israr etmeye niyetim yoktu. Zaten can sıkıntısından gidip konuşmak istemiştim. Oraya da, bir dersten kalmıştım ve o dersi orada almak için gitmiştim. Şehir yabancıydı, insanlar da öyle;
TİLKİ İLE LEYLEK Tilki hocanın iyiliği tutmuş bir gün Hacı leyleği yemeğe buyur etmiş - Ama, demiş tilki, bizde misafir Umduğunu değil bulduğunu yer. Meğer tilkinin cimrisi hepsinden betermiş Bir çorba çıkarmış topu topu O da sulu mu sulu Hem nerden getirse beğenirsiniz? Tabakta. Leylek gagasıyla uğraşadursun Tilki bitirmiş hepsini bir solukta. Leylek kızmış, ama çekmiş sineye. Bir zaman sonra O da tilkiyi buyur etmiş yemeğe. - Hay hay, demiş tilki, nasıl gelmem? Ben dostlara naz etmesini sevmem. Tam saatinde gelmiş. Leyleğe türlü diller dökmüş. Şu güzel bu güzel, Hele yemeğin kokusu Gel iştahım gel! Gerçi tilkilerin iştahı Pek nazlı değilmiş ama Et kokusu başka şeymiş. - Kuşbaşı galiba, demiş Bayılırmış etin böylesine Hele kıvamında pişmişine. Derken yemek sofraya gelmiş, Gelmiş ama nasıl? Kokusunu al, eti arada bul! Dar boğazlı upuzun bir çömlek içinde Tam leyleğin gagasına göre Tilki burnunu burgu etse nafile. Kısmış kuyruğunu evine dönmüş. Aç kaldığına mı yansın Bir kuşa rezil olduğuna mı? El alemi aldatanlar Bu masal size: Bir gün sizi de sokarlar Kurduğunuz kafese ... LA FONTAINE Çeviri: Sabahattin Eyüboğlu
Huzurun Kokusu
Erken çocukluk dönemindeyim eve misafir gelecek.Anneme çocukları var mı diye soruyorum.Annem var diyor ve anlatıyor abin gibi iki tane abla gelecek bir de küçük kardeş. Ben sevinerek içeri dışarı girip çıkıyorum. Annem mutfakta yemek yapıyor soğanın kokusu geliyor önce yağda kızarırken sonra düdüklü tencere sesi ve nohut yemeği kokusu alıyor bütün evi. Bende heyecan içinde bir aşağı iniyorum bir yukarı çıkıyorum. İlkbahar günü üzerimde şort ve kisakol olmalı etek giymeyi sevmem kendimi bildim bileli. Ne zaman kendimi kötü hissedeyim alır başımı o güne giderim antrede bir çocuk olurum balkona koşar ve çiçek açmış dut ağacının altına kadar gidip yolu gözlerim. Huzuru içimde hissedince tekrar koca kalıbına döner çocuk ruhum. Aklımda yer etmiş önemsiz bir anı belki ama nasıl mutlu olduğumu şimdi bile animsayabiliyorum. Şimdi bana deseler ki huzurun kokusu olsa nasıl kokar nohut yemeği gibi kokar derim.
DENGBEJLERİN PİRİ EVDALÊ ZEYNIKÊ İLE GULÊ'NİN ATIŞMASI
Evdal 40 yaşlarına geldiğinde yöredeki hiçbir dengbej kendisiyle atışmaya cesaret edemez. Birçok tanınmış dengbej bile onun adını duyunca atışmaktan vazgeçer. Eleşkirt Kalesi olarak da bilinen Toprakkale'de Sürmeli Mehmet Paşa'nın Gulê adında bir dengbeji vardır. Gulê, Ermeni papazın kızıdır. Alabildiğine yetenekli olan Gulê kendisiyle atışan tüm
36 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.