Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Melis

İnsanın akıl ve belli bir düzeyin üzerinde eğitimle kendi içindeki ve toplumdaki kötülüklerin kökünü kurutacağına dair söylenenler doğru değildir diye yazmıştı Freud, dedi Bo. Psikanaliz Freud'a insanın en derin varlığının içgüdülerden oluştuğunu, insanın kendi içerisinde ne iyi ne kötü olduğunu ancak bir ilişkide iyi, başka bir ilişkide kötü, belirli koşullar altında iyi, başka koşullar altında kötü olduğunu, insanın her şeyden önce insani olduğunu ve insanların bu en temel koşulu reddetmesinin tehlikeli olduğunu öğretmişti.
Sayfa 231Kitabı okudu
Reklam
Büyük Avrupa savaşı çıkmayacak, dedi Avrupa'nın ileri gelenleri, sonra Saraybosna'da silahlar patladı ve savaş çıktı, demiryolları gibi medeni yenilikler, trenlerle yeni birliklerin taşınmasıyla orduların cepheye sevkini kolaylaştırdı, silah sanayinin taramalı tüfekleri geliştirmesi ateş gücünü hiç olmadığı kadar artırdı ve iki taraftan da milyonlarca genç adam katledildi, dehşetin boyutları kafalarına dank ettiğinde insanlar şok geçirdiler. Sigmund Freud hariç. Sigmund Freud, Avrupalıların nelere kadir olduğunu görenlerin şaşkınlığını paylaşmıyordu. Duyulan dehşeti anlıyordu, zira o da, ulusların ortaklaşım noktalarına verdikleri değerin büyük olduğunu ve aralarındaki farklılıklara hoşgörüyle yaklaştıklarını sanmış, "yabancı" olanın "düşman" olmaktan çıktığını düşünmüştü - eğitimli kozmopolitlerin savaşın gerçekleriyle yüzleşince hayalkırıklığına uğramaları, benlik algılarının hakikate toslaması şaşırtıcı değildi.
Sayfa 230Kitabı okudu
Rehber, yanında durduğu duvara elini koyup arkasında bir mülteci kampı olduğunu söylemiş, orada kim kalıyor, diye sormuş Bo, çok aptalmış, tabii ki Filistinliler, demiş rehber, altmış yedide yerlerinden edilenler. Duvarın arkasında, Bo'dan yarım metre ötede, dünyanın gerisiyle irtibatları kesilmiş, neredeyse elli yıldır orada yaşıyorlardı. Çok tatsız olmalıydı. Tel Aviv'de durum daha da tatsız olmalıydı çünkü Tel Aviv herhangi bir Avrupa şehrine benziyordu, yepyeni ve modern pırıl pırıl gökdelenler, kocaman bir opera binası, büyük bir modern sanat müzesi vardı, Tel Aviv tanıdık, medeni ve başarıyı tatmış bir kentti, şık alışveriş bölgesi, lüks lokantaları, geniş sahil yoluyla Tel Aviv'de kendini güvende ve evinde hissediyordu Bo. Bu geniş sahil yolunda güzel gençler batılı kıyafetler içerisinde kahvelerini ya da biralarını yudumlayıp Akdeniz'e dalıp gidiyorlar ve bulutsuz, açık havalarda Gazze'yi görebiliyorlardı, tatsızdı bu.
Sayfa 227Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Acı çekerek iyi biri olunamaz. Acı çekerek genellikle kötü biri olunur. Kimin en çok acı çektiğini tartışmak çocukçadır. Baskı gören çocuk genellikle sakatlanır, duygusal yaşamı zarar görür, baskı gören genellikle baskı yapanın düşünce yapısıyla yöntemlerini benimser, baskı görmenin en vahim sonucu budur; bu, baskı göreni mahveder ve onun kendini kurtarma olanaklarını azaltır. Acıyı işe yara kılmak büyük uğraş gerektirir, özellikle de acı çeken kişi için.
Sayfa 219Kitabı okudu
Sybille Bedford bir yerlerde şöyle yazmıştı: İnsan gençken kendini bir bütüne, insanlığın temel ilkelerine bağlı hissetmez, insan gençken bir sürü şey dener çünkü hayat bir genel prova gibi algılanır, perde gerçekten açıldığında değiştirilebilecek bir prova gibi. Ama gün gelir perdenin her daim açık olduğu kafasına dank eder. Sahnelenen, oyunun kendisidir.
Sayfa 217Kitabı okudu
Reklam
...armağanlar bir parça lütufsa bir parça da lanettir...
Sayfa 216Kitabı okudu
...Bo'nun bir makalesini bir Norveç basın organı nasıl olduysa yayınladı. Birtakım iyi insanlar yazdıklarının önemli olduğunu yazdılar, o zaman Bo bunun her şeye değdiğini söyledi, aslında hiçbir şeyi değiştirmemiş olsa da. Bo gazeteye yazdı diye bir şey değişmemişti, ama filozofun dediğini söyledi, onunla aynı fikirde olmayanları ikna etmek için değil, onunla aynı fikirde olanlar yalnız olmadıklarını bilsinler diye yazmıştı.
Sayfa 146Kitabı okudu
Pek çok erkek tecrübesiz, saf, içten, kolayca secde edebilecek çocuklukta, hayran, özverili, hevesli, bağımlı, ironiyle işi olmayan, gizlisi saklısı bulunmayan kadınlara bayılır.
Sayfa 135Kitabı okudu
Genç ve güzel kadınlar bunu bilir, bedeniyle gurur duyduğu için kendisinin çıplak ya da yarı çıplak fotoğrafını çekerken herkesin malumu olan bu gerçek canını yakar, onu yiyip bitirir. Bunun geçici olduğu, onu görünür, arzulanır kılanın yok olacağı gerçeğinden haberdardır kadın, ya o zaman ne olacaktır? Güzel kadınların kaygısı budur, özellikle de güzellikten başka kozu olmayanların.
Sayfa 135Kitabı okudu
Evet, evet, evet, dedi. Tüm canlıların ilk vazifesi dayanmaktır.
Sayfa 134Kitabı okudu
Reklam
Çemberin dışında olmak insanı becerikli kılar. Kayıplar insana beceri kazandırır. Parasızlık beceri kazandırır, vergi memurlarıyla başını derde sokmak beceri kazandırır, ezilmek beceri kazandırır. Şansınız yaver gidip de işler bir şekilde yoluna girerse tepeden tırnağa sefalet içindeyken hangi türden becerileri edindiğinizi unutmamalısınız.
Sayfa 129Kitabı okudu
...çünkü insanlar laflarını esirgiyordu, yeter artık demiyordu, çünkü kimse kendi kanaatini belirtmiyordu, ama dünyanın boka sarmasına hiç itirazları olmaksızın öyle takılıyorlardı, çünkü insanlar başkalarını memnun etmekten, hayır demenin sonrasında çıkacak tatsızlıklardan kaçınmak için deveye hendek atlatıyorlardı, dünya bu yüzden boka sarmıştı...
Sayfa 126Kitabı okudu
1.391 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.