Acı bir tat kapladı ağzımı, faniliğin tadıydı bu: Eğer rüzgâr, bastığımız yerlerde bizden kalan son izleri de yok edecekse, neye yarardı yaşamak?
Otuz yıl, belki de kırk yıl bir insan burada, bu birkaç metrekarelik alanda nefes almış, okumuş, düşünmüş, konuşmuştu ve sadece üç dört yıl geçmiş, yeni bir firavun gelmişti ve artık hiç kimse Yusuf hakkında bir şey bilmiyordu.
Kafe Gluck’ta hiç kimse Jakob Mendel’i tanımıyordu!