Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Musa Kaya

Musa Kaya
@mky8
Doktor
Zonguldak
27 okur puanı
Kasım 2022 tarihinde katıldı
Kanada’dan aldığı kalın gömlekleri, eski ayakkabılarını, kar külahını giyer, geyik başlı bastonunu koltuğunun altına sıkıştırır. Zulmedecek, kendi üstünlük hastalığını şehvet gibi tatmin edecek bir biçare insan arardı. Yüzü ve dudakları al al, bıyıkları kıpkırmızı olduğu halde bir yeşil gülümseme ile dört yanına bakardı, üstü başı, omuzu kıçı bir hizada korkunç bir mahlûktu. Hiçbir hayvan, onun kadar çirkin olamazdı. İhtiyar çöpçü atları güzeldi. Uyuz eşekler güzeldi. Her tarafı yırtık, gözleri irinli hasta kediler güzeldi. Sokak köpekleri ne güzeldi! Hamamböcekleri, zinalar harikulade idi. Bizim çirkin dediğimiz; yüzleri, bilinmiş, tadılmış, resmi çizilmiş olmayan kendi halinde insancıklar güzeldi. Ama o, sıhhatli yanaklarına, beyaz dişlerine, kırmızı bıyıklarına, kumral saçlarına rağmen çirkindi. Çirkinliğin en korkuncu ile çirkindi. O bu köyde bulundukça hani insanın üstüne kazara bir yerden bir pislik sürünür de insan neresinde olduğunu kestiremez, arada sırada birdenbire keskin ve öğürtücü bir koku duyar. İşte onun köyde bulunduğu günleri Nevin, kokusundan, bu pislik kokusundan tanırdı…
Reklam
Dostum, alelade bir insandır, onun için tarifi gayet zordur. Vücudunun kusurlarını elbise ile gizlemek hünerinden habersizdir, yani şık değildir. Ahlâk kaideleriyle de ruhunun çirkinliklerini sakla­mayı bilmez, yani iki yüzlü değildir.
Erkekler belki mühendis, belki doktor, belki avukat veya muallim olmuşlardı, fakat bunu bir fikir ihtiyacı olarak değil, iyi karnını doyurmak, iyi giyinmek, güzel karı alabilmek için yapmışlardı. Yani dimağ gibi en asil bir uzuvlarını midelerine ve tenasül cihazlarına uşak olarak kullanıyorlardı. Yalnız ekmek parası duşünen ve asıl vazifelerini, tefekkür kabiliyetlerini tamamıyla unutarak basit birer makine haline giren bu kafalarda akıl, saf ve maddiyatın dışına çıkabilmiş akıl, artık lüzumsuz bir şeydi. Münevverlerimizde dimağların rolu körbağırsağınkinden daha fazla değildi.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Dünyada kendisi için hiçbir şeyi olmayan bir insanın bile başkalarına yardım edecek bir şeyi vardır... Hiç olmazsa bir tek sözü...
Evvelce fazilet diye baktığı şeylerin birer merasim ve gösterişten ibaret olduğunu ve asıl iyiliğe yalnız ahlak münakaşalarında veya akıllı nasihatlarda rastlanabildiğini, namuslu olabilmek için başkalarının namusuna dil uzatmanın, kirlenmeden yükselebilmek için temiz alınlara basarak çıkmanın yeter olduğunu ve daha buna benzer birçok şeyleri gördükçe şaşkınlığı büsbütün artıyordu. Fakat o, böylece ahmaklık ve aciz isimli mahluklarla, bunların çocukları, küstahlık ve riya adlı iki zavallıyı tanımış oldu.
Reklam
Başınıza taş düşerse, bu sahiden kötüdür; ama utanç, şerefsizlik, ayıp ya da hakaret ancak sen aldırırsan kötü olur. His yoksa kötülük de yoktur.
Burada da Oblomovka'da olduğu gibi hayatın sıkıntılarından kolayca kurtulmak ve alabildiğine rahat bir hayat sürmek mümkündü. İçin için bir başarı sevinci duyuyordu; çünkü artık hayatın kıyısına çekilmişti; o hayat ki insanı durmadan işe çağırır, büyük sevinçlerin ışığıyla aydınlanan, büyük acıların yıldırımlarıyla dolan geniş bir gök altında, fırtınalar içinde geçer, o hayat ki içinde boş umutlar, parlak mutluluk hülyaları hüküm sürer ve düşünce kendi kendini yakar kavurur; tutkular insanı kemirir, zekâ yener ya da yenilir; orada insan sürekli bir savaşa girişir, savaş sahnesinden yaralı, bitkin ama gene de doymamış, muradına ermemiş olarak çekilir. Oblomov, savaşla elde edilen hazları tatmadığı için onlardan kolayca vazgeçebildi ve savaş dışındaki sessiz, hareketsiz, kavgasız, hayatsız köşesinde rahata kavuştu
Kendimizi yenilgiden korumak bizim elimizde olan bir şeydir ancak düşmanı yenme şansı bize düşman tarafından verilir.
Sayfa 16 - Yakamoz YayınlarıKitabı okudu
Acı bir tat kapladı ağzımı, faniliğin tadıydı bu: Eğer rüzgâr, bastığımız yerlerde bizden kalan son izleri de yok edecekse, neye yarardı yaşamak? Otuz yıl, belki de kırk yıl bir insan burada, bu birkaç metrekarelik alanda nefes almış, okumuş, düşünmüş, konuşmuştu ve sadece üç dört yıl geçmiş, yeni bir firavun gelmişti ve artık hiç kimse Yusuf hakkında bir şey bilmiyordu. Kafe Gluck’ta hiç kimse Jakob Mendel’i tanımıyordu!
insanın kendisi için de böyledir bu; çok kez bir kusur olur yaratılışında, suçu da yoktur bunda, kendi seçmemiştir çünkü doğuşunu. olur ya, pek aşırı bir öfkeye kapılıp aklın duvarlarını yıkar geçirir, ya da ciğerlerine işlemiş bir alışkanlık gelir berbat eder en güzel davranışlarını. evet, tabiatından ya da bahtından gelen bir tek kusurla damgalandı mı insan başka değerleriyle bir melek olsa, yalnız o kusurundan ötürü düşer insanların gözünden. bir damla kötülük en soylu varlığı lekeler ve yıkar bile bazen.
Reklam
Hem insanın sonunda mutluluğu, şimdi olduğu gibi zalimce sevinçlerde, yani oburlukta, zinada, kibirlenmekte, övünmekte ve birinin diğerine karşı kıskanç rekabetinde değil, sadece ve sadece aydınlanma ve merhamete hizmet eden hareketlerde bulması bir hayal olabilir mi?
Can Yayınları
Meselesi ekmeğinde olanların bu halinden, meselesi insan, gökyüzü, yeryüzü, ölüm, sefalet, hastalık; incir çekirdeğinden başlayıp dünya yuvarlağındaki en manasız meseleye kadar çıkanlar nasıl irkilmez ki?
Sayfa 25 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
"Pando mazi Ta vri stomaste Pando mazi." " Hep birlikte/ buluşacağız/ hep birlikte
Sayfa 30 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu