Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

melek yiğit

melek yiğit
@mlkyigit
Kendi halinde ve gelişmekte olan bir #okuyananne ‍️ Insta / melsvekitaplari /
416 syf.
·
Puan vermedi
Baş karakterimiz Dr. Ellen Roth. Kendisi psikiyatri kliniğinde çalışan,başarılı bir psikiyatrist. Erkek arkadaşı Chris ile yaşamakta ve aynı zamanda da meslektaşlar. Chris, kısa süreliğine telefonun bile çekmediği bi yere tatile gider ve giderken Ellen'dan 'özellikle ilginç vaka' ismini verdiği bi hastasıyla ilgilenmesini ister.
Psikiyatrist
PsikiyatristWulf Dorn · Pegasus Yayınları · 20169bin okunma
Reklam
256 syf.
·
Puan vermedi
·
33 günde okudu
Baş karakterimiz George, yazarımız kendi ismini vermiş. 45 yaşına gelmiş ve orta halli bi yaşam sürmekte George. Kitabın başlarında yaptığı işten (sigorta pazarlamacısı) ve takma dişlerinden bahseden bi karakterimiz var. Dişlerine biraz fazla özenli ve takıntılı diyebiliriz aslında. İlerleyen sayfalarda da geçmişe gidip, çocukluk ve gençlik dönemlerinden bahsetmekte. Bunları da yine baş karakterimiz George'nin ağzından okuyoruz. Aslında o zamanları aynı zamanda savaş öncesi ve sonrası olarakta niteleyebiliriz. Çünkü önceden kendisine huzur ve mutluluk veren şeyler savaş sonrasında hiç eskisi gibi bir tad vermiyor kendisine. Geçmişe dair hatıralarını anlatan George, çocukken en çok yapmaktan mutlu olduğu balık tutma aktivitesine olan özlemini de sıkça dile getiriyor. Çocukluğunu geçirdiği o güzel günleri, yaşadığı yere tekrardan gidip yine eskisi gibi içi huzur dolsun istemekte. Ama gittiği zaman hiç bir şeyin eskisi gibi olmadığını ve savaştan sonra herşeyin değiştiğini gözleriyle görüyor. Savaşın etkilerini zaten biliyordu ama gözleriyle görmesi daha ayrı bişeydi George için. Geçmişi ve şimdiki zamanı içinde bocalayan bi karakter aslında. Eskiye dair hissettiği özlem, Savaşın önceki hayatını alıp götürmüş olması, Geriye eski heyecanı ve düşlerini bırakmamış olması.. Her ne kadar 1900lü yılları, 1. ve 2. Dünya Savaşı arasında geçen dönem söz konusu olsada, aslında günümüz ile bağdaşacak çok şey mevcut. Çıkarılacak anlamlar olsada açıkçası okurken çoğu yer beni sıktı. Bazı bölümlerini zorlayarak okuduğum diyebilirim. #alıntılar "Geçmiş tuhaf şey, hep yanınızda taşıyorsunuz."
Boğulmamak İçin
Boğulmamak İçinGeorge Orwell · Can Yayınları · 20158,6bin okunma
104 syf.
·
Puan vermedi
#alıntılar " Sürdürdüğümüz bu yaşamın doğası nedir? Kabul edelim: Yaşamlarımız sefil, yorucu ve kısa. Doğuyoruz, bizi hayatta tutacak kadar yemek veriliyor ve becerisi olanlarımız güçlerinin son damlasına kadar çalışmaya zorlanıyor; işe yaramaz hale geldiğimiz anda korkunç bir zulümle katlediliyoruz. " " İnsan üretmeden tüketen
Hayvan Çiftliği
Hayvan ÇiftliğiGeorge Orwell · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2021247,4bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
384 syf.
·
Puan vermedi
Fantastik bir dünya.. Uzun zamandır bu tür okumamıştım ara sıra okumak biraz zihni rahatlatıyor sanırım. :) Önce dizisini izleyip kitap serisi olduğunu sonradan öğrendiğim eser.. Tabi kitapla dizi arasındaki farklar vardı ama kitabı da böylesine uygun bir şekilde sahneye dökmüş olmak da muazzamdı. Yaşanılan dünya içinde "Karanlıklar Diyarı" olarak adlandırılan yepyeni bir alem ve bu diyarın çevresinde yaşayan bir kızın hikayesi diyebilirim.. Karanlıklar Diyarı.. Simsiyah bir toz bulutu, içinde insanın evrim geçirip Volcra dedikleri canavarlara dönüştüğü bir diyar.. Baş karakterimiz Alina Starkov.. Starkov, kartograf/haritacı olarak yetişip büyümüş bir yetim. En yakın arkadaşı, dostu, ailesi dediği Malyen ile yetimhanede tanışır.. Karanlık diyara yapılan bir yolculuk sırasında Alina, Volcra saldırısına maruz kalır ve o anda kendisinden ışıklar sıçrar ve bütün Karanlık Diyar aydınlanıp bütün yaşayanlar tarafından da görülür.. Özel güçlere sahip olan Grishaların eğitim aldığı saraya götürülür. O andan sonra Alina'nın hayatı da değişir. Çünkü o artık "Güneş Elçisi" dir. Karanlık diyarı yok edecek kişidir. Baş karakter olmasına rağmen Alina'nın böylesine sorumsuzca kendisini ve gücünü kabullenmemesi aptalcaydı. Tamam belki ilk başlarda olayların sıcaklığıyla kabullenemedi diyelim, ama ilerleyen sayfalarda kendinden emin ve gücünün bilincinde olmasını beklerdim. Bi çok yerde Starkov'a sinir olmamak elde değildi ama yazarında ana karakteri böylesine vasat ele alması nedendir anlamadım.. Velhasıl kelam.. Hayali unsurların bolca yer edindiği bir fantastik dünya evreni..
Gölge ve Kemik
Gölge ve KemikLeigh Bardugo · Martı Yayınları · 20136,3bin okunma
352 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
#alıntılar " Görmeyi ve bakmayı bilen gözlere, Hayal gücü uçsuz bucaksız manzaralar sunar." " Başarısızlık değil, düşük hedef belirlemek suçtur. Hiçbir zaman tam anlamıyla başarılı olamasak bile ideallerimiz olmalı ve onlara göre yaşamaya çalışmalıyız. Onlar olmadan hayat berbat bir hal alırdı. Onlarla birlikte muazzam ve harikadır. *Minik bi ayrıntı 'Anne' diye yazılıp 'En' diye okunur, belki bilmeyen vardır diye.. Küçük ama aklı ve hayal dünyası kocaman Anne.. İlk kitaba nazaran Anne'i bu kitapta bir öğretmen edasıyla okuyoruz ve onun hayallerine, yaşadığı dünyaya bırakmak istediklerine dair umutlarına şahit oluyoruz.. Matthew öldükten sonra Marilla ile başbaşa kalmıştır Anne. Ama hayatlarına Marilla'nın uzak akrabasının ikiz çocukları dahil olur. Ve o günden sonra Anne hem okuldaki çocukların eğitimi ile hemde Dora ve Davy ikizlerin bakımları ile ilgilenip Marilla'ya destek olmayı ihmal etmez. İlk geldiği zamanlar Avonlea halkı tarafından kabullenememiş olmasına rağmen artık Anne, Avonlea tarafından benimsenmiş ve sevgilerini kazanmıştır. Öğretmenlik süresi boyunca asla şiddeti terbiye unsuru olarak kullanmamayı kendisine ilke edinip her ne sorunla karşılaşsa da konuşarak, uygun bir dille anlatarak, anlaşmayı kendisine hedef belirledi Anne. Çünkü kendisi o sıralarda öğrenci iken çokça azar işitip küçük düşürülmüştü. Bu yuzden o anları ve günlerini düşünüp ona göre öğrencilerine sevmeyi, hayal kurmayı ve dostluğun muazzamlığını aşılamayı hedefledi.. Tabii başardı diyebiliriz.. Velhasıl kelam.. Serinina 3. kitabında görüşmek üzere..
Yeşilin Kızı Anne 2 - Avonlea
Yeşilin Kızı Anne 2 - AvonleaL. M. Montgomery · Ren Kitap · 20206,5bin okunma
Reklam
687 syf.
·
Puan vermedi
·
13 günde okudu
#alıntılar " Bir insanın artık gidebileceği bir yerinin olmaması ne demektir, anlıyor musunuz? Çünkü her insanın gidebileceği hiç değilse bir yerin olması gerekmez mi?" " Hastalık mı suçu doğuruyordu yoksa suç mu kendi yapısına uygun, hastalığa benzer bir şeyleri geliştiriyordu? " " İnsan ne kadar kurnazsa, basit
Suç ve Ceza
Suç ve CezaFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022160,1bin okunma
98 syf.
·
Puan vermedi
#alıntı " Bilmeliydim; Damarlarında akan kan, Katilin kanı mıydı, Benimki miydi? Çevremde insanlar kaygılanıp kuşkulandığında, Ben, kanın tarafsız olduğuna İnandırırdım kendimi, Kanın hiçbir şeye karar vermediğine Seni sevmem, seninle konuşmam, Seni dürüst yetiştirmem yeterdi, İnsanları seven, akıllı, dürüst biri olman için. " Bir nevi tiyatroya benzeyen, sözleri şiirsel tarzda yazılmış kısa bir eser. Hem bu tarzda hemde bu yazardan okuduğum ilk kitaptı benim için. Baş karakterimiz Adriana.. Lanetli gece diye tabir ettiği o gece, kendisini 'korucuyu' diye isimlendirdiği Tsargo tarafından tecavüze uğrar ve hamile kalır. Tabi Tsargo'nun haberi yoktur. Oğlu Yonas intikam düşünceleriyle kendini büyütür ve o gün geldiğinde intikamının peşinden gider. İntikamını alır ama kimseyi öldürmeden.. Kitap bana göre, hatta bi çok okuyucuya göre iyiyle kötünün çatışması olarak tabir edilir. Bunların yanında yine savaş ve savaşın getirdiği zulüm ve güç gösterisi de işlenen bi konu. Nasıl büyüdüğümüz, yetiştirildiğimiz, nerden ve kimden geldiğimiz değil, insanın kendisinin ne olduğunu bilmesinin önemli olduğunu anlatan bi eser bana göre.. Velhasıl kelam.. 1 saatinizi bile almayacak bi eser.. Okuyun., okutun.. ‍️
Adriana Mater
Adriana MaterAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 20181,342 okunma
240 syf.
·
Puan vermedi
İnsanın içini ısıtıp, okuyana hayat enerjisi aşılayacak türden bi kitap. Aynı zamanda yazarında kendi hayatından kesitler sunuyor ki bu da bir nevi otobiyografik bir eseri okumamızı sağlıyor. Kitabı kişisel gelişim olarak algılayan okuyucular da var. Jodi.. Düzenli sayılabilecek bir hayatı ve devamlı çalıştığı işi olan bi genç kız.. Bir gün arkadaşlarıyla bi konsere gider ve orda kendisini kene ısırır. Bi kene ısırığının ne gibi sonuçlar doğurabileceğini tahmin bile edemeyeceğimiz bi çok hastalıkla baş etmek zorunda kalacaktır o andan itibaren.. Felç kalıyor, beyin enfeksiyonu gelişiyor, üstelik hayatı alt üst oluyor ve artık hiç bir şeyi tek başına yapamaz hale geliyor. Bu süreçte o kadar zorlanıyor ki, etrafında kim varsa uzaklaştırıyor kendisinden.. Yalnızlığın ve hastalığın kıyısında cebelleşirken depresyonla mücadelesi başlıyor bir de.. Ve bi gün son, bitti diyerek hayatını sonlandıracağı an, aklını 'Bir Milyon Sevgi Dolu Mektup' geliyor.. Dünyanın dört bir yanına, tanımadığı, umuda, desteğe, duyulacak güzel bir söze ihtiyacı olan herkese mektuplar yazıyor. Yazdığı her mektupla kendisini ruhen iyileştiriyor. Okumadan önce sadece aşk ve sevgi mektuplarından ibaret sanıyodum ama kesinlikle değil. Gerçek bi hayat bu kitap.. Her sayfasında bir mücadele var.. İnsanların hastalıkla uğraşırken ne gibi fiziksel ve zihinsel zor süreçlerle de cebelleştiğini daha iyi anlayıp kavrayacağımız bir eser. Velhasıl kelam.. Zor zamanda mısınız, değersiz mi hissediyosunuz, gidecek yol yok mu diyorsunuz.. Bi çıkmazda mısınız.. Alın sizi kendinize getirecek bir kitap işte.. Mutlaka okuyun.
Bir Milyon Sevgi Dolu Mektup
Bir Milyon Sevgi Dolu MektupJodi Ann Bickley · Pegasus Yayınları · 2017227 okunma
200 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
Fil Süleyman ve onun bakıcısı Subhro'nun Lizbon'dan Viyana'ya doğru çıktıkları yolculuk serüvenini anlatıyor. Tabi bu yolculuk sırasında kendilerine eşlik eden bir tabur dolusu ordu ve yardımcılar da var. Yolculuk yaparlarken kendi aralarında ara sıra yaptıkları konuşmalar, bazen felsefik bi yön alırken bazen sohbet havasınds geçiyor. 🌵 Saramago'nun kalemiyle daha önce kısa öykü kitabı olan 'Bilinmeyen Bir Adanın Öyküsü' ile tanışmıştım. Yazar kitaplarında alışık olmadığımız bi uslüp kullanmış. Nokta ve virgül dışında başka noktalama işareti kullanmıyor. Yani paragraflar yok, konuşma çizgisi yok, kimin konuştuğunu belli eden bi cümle yada isim belirtmeden yazmış. Yani olabildiğince sakin bi kafa ile okunması lazım. 🌵Bir filin ne derece dayanıklı olduğunu anlıyoruz aslında okurken. Yani fili sadece iri cüsseli, hortumlu, büyük dişli ve koca kulaklı olmanın dışında tanımlıyoruz ve okuyoruz. Ve ben kitabı bitirdikten sonra kendimi de neye ne derece dayanıklı olabileceğimi tartışırken buldum.. 🌵 Velhasıl kelam.. Farklı bi uslüp arayanların kitabı diyebilirim.
Filin Yolculuğu
Filin YolculuğuJosé Saramago · Kırmızı Kedi Yayınevi · 20212,845 okunma
140 syf.
·
Puan vermedi
Sabahattin Ali'nin kaleminden bir çok anlam ve öz bilgiler çıkarılabilecek 16 farklı hikaye, öykü derlemelerinden oluşan bir eser. Bana göre Sabahattin Ali'nin daha güçlü bir kalemi var. Açıkçası bu eserindeki bi çok öyküyü acemice buldum. Elbetteki güzel olanlarda vardı. En başta takibi kitaba ismini veren 'Değirmen' öyküsü mesela.. Saf, sade, gerçek aşkı yazıya dökmüş yazarımız. 🌵 Velhasıl kelam.. Kitabı ağır eserler okurken ara vermek maksatlı yada yoğun olup uzun okumalar yapamayacağınız vakitler için okuyabilirsiniz.
Değirmen
DeğirmenSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 202145bin okunma
Reklam
80 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Zweig'ın kalemini, yazdıklarını, insanların bilinmeyen düşüncelerini anlatmaya çalışmasını ve bunu gerçekten başarıyor olmasını gerçekten çok seviyorum.. Kitabımıza gelecek olursak, yüksek sosyeteye mensup, o dönemin tabiriyle burjuva sınıfından olan bir adamın hayata karşı umursamaz tavırlar sergilemeye başlamasını, etrafında olup bitenlere karşı kayıtsız kalmasını anlatıp, olağanüstü bir gece olarak tanımladığı bir gece de herşeyin tam tersine dönmesini ve o geceden sonra kendisinin, eskisi gibi olmadığını anlatıyor. Ve yine o geceyi sıradan bi gece olarak görüp tanımlıyor fakat kendisi üzerinde bıraktığı etki ve hissettiği anlam onun hayatının dönüm noktası oluyor. Bunu kitaptaki bir #alıntı ile anlatmak gerekirse; "Bir kez kendini bulmuş olan kişinin bu yeryüzünde yitirecek bir şeyi yoktur artık. Ve bir kez kendi içindeki insanı anlamış olan bütün insanları anlar." Der o gece hissettikleri için. Hani bazen bazı anlar olur ve bizlerde bi aydınlama yaşarcasına herşeyi farketmeye ve görmeye başlarız ya, işte baş karakterimizde kendi içindeki bir ışık parlamasını görmeye başlayıp, ruhsal olarak bir aydınlanma yaşıyor. Kitabı elbette ki çok beğendim. Yani bir insanın kendini bulabilmesi, asıl benliğiyle tanışması ve artık etrafına kör gözlerle değil herşeyi görüp duyarak bakması ne muhteşem bi duygu olsa gerek.. Velhasıl kelam.. Sizinde var mı böyle anlarınız.?
Olağanüstü Bir Gece
Olağanüstü Bir GeceStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2023144,5bin okunma
144 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Ahh ahh. Yarım kalmış hikayeler, hayatlar, serüvenler.. Yine bi Dostoyevski şaheseriyle geldim. Bu kitabın çok ayrı bi özelliği var dostlar. Dostoyevski bu eserini yazarken tutuklanıp sürgüne gönderiliyor ve eserini tamamlamıyor. Yani kitap yarım kalmış, sonu bilinmeyen bi eser. Tabi okumaya engel miiii, değil elbette kii. Kitap ismini baş karakterden alıyor, Netoçka.. Netoçka'nın küçüklükten ergenliğe kadar yaşadığı hayatı, çektiği sıkıntılı günleri, sevgi yokluğunu, açlık ve yoklukla sınandığı zamanları, acı bi şekilde annesini kaybetmesini, öz babası olmayan ama öz babası diye bildiği ve çok çok sevdiği adamın Netoçka'ya ve annesine yaşattıklarını, yani küçük bir kızın ızdırap ve hüzün dolu hayat hikayesini anlatıyor. İçeriğine dair daha söylenecek çok şey var tabi kii. Üvey babası Yefimov, bi müzisyen ve kendini çok beğenmiş, üstün deha sanan bi tip. En iyisi benim edasında sürekli. Netoçkanın annesi hastalıktan öldüğü anda Netoçkayı da bırakıp kaçar gider ve bi zaman sonra ölüsü bulunur. Netoçka ise üzüntüden yol kenarında kendinden geçer ve gözünü açtığında Prens H. ile karşılaşır ve onun evine yerleşir. Burada prensesin kızı Katya ile dostluk kurar, sonra ondan da ayrı kalmak zorunda kalır. Son olarak evlatlık verilir ve orda Aleksandra Mihaylovna'yı çok sever annesi yerine koyacak kadar.. Tabi burdaki günleride zor ve sıkıntılı geçer.. Yarım kalmış olmasına rağmen güzel ilerleyen ve daha ne olacak diye kendini okutan bi eserdi. Kim bilir sonu olsaydı daha neler neler olacaktı belkide.. Velhasıl kelam.. Bir evladın yersiz yurtsuz kalmasını okudum. Rabbim evlatlarımızı ailelerinde ayrı düşürmesin.
Netoçka Nezvanova
Netoçka NezvanovaFyodor Dostoyevski · Varlık Yayınları · 20002,366 okunma
188 syf.
·
Puan vermedi
·
44 günde okudu
Yine size bir klasikle geldimmm. Yine beynimin kıvrımlarını zorlayan, her hücreme saldıran cümleleri, o mu bu mu dedirtmekten vazgeçmeyen eserleri ve Dostoyevski tabikiiii. Zaten Dostoyevski'den tek bi kitap bile okuduysanız ne demek istediğimi rahatlıkla anlarsınız. Henüz okumadıysanız kısa zamanda bi şans verin derim. Zaten kafamın içi hâlâ o
Öteki
ÖtekiFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201922,2bin okunma
56 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Baş karakterimiz Naass, Atakan'da yaşayan bir kabile reisi.. Yaşadığı yerde yıllar yıllar önce büyük atalarının kavgaları sonucu bir kan davası olmuş ve her yeni kabile reisinede bu kan davası miras gibi kalırmış ve devam ettirilirmiş. Ama Naass, bu bitmek bilmeyen hatta kimsenin kan davasının sebebini dahi hatırlamadığı bu amansız sebepsiz davayı sürdürmek yerine bitirmek ister. Tabi bunun içinde düşman kabilenin kızı Unga ile evlenirler. Talihsizlik midir yoksa kader midir, düğün günlerinde denizden gelen ve kim olduğu bilinmeyen bi adam tarafından Unga kaçılır. Naass da intikam hırsıyla yola koyulur ve hiç görmediği adına dahi duymadığı Dünya üzerinde bir çok yer gezer, her yerde bilmediği adamı arar, arar, arar.. Tabi bulur da sonunda ama bulmayı umduğu ile bulduğu aynı değildir.. Bu arayışları sırasında karşılaştığı engelleri, bu engellere karşı verdiği mücadeleyi, her şeyin sonunda edindiği bilgeliği.. Aslında kaybetmiş gibi görünse de aslında bi kazanç elde etti Naass.. Arka kapak yazısında da belirtiyor, "Dünyayı dolaşıp bilgi ve görgüsünü arttıracağı, macera dolu yıllar beklemektedir onu." Kitabı başlarda ne olacak, ne çıkacak diye okurken, olaylar bi anda o kadar farklı bi hâl aldı ki, gerçekten buraya aktarmak zor, hatta spoiler olur. O yüzden meraklanın da okuyun lütfen. Velhasıl kelam.. Kitapla kalın..
Bir Kuzey Macerası
Bir Kuzey MacerasıJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202119,7bin okunma
48 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Nasıl Ölünür?/ Emile Zola #alıntılar "Ticaret işi böyledir, kendinizi tedavi ettirmeye zaman bile bulamadan ölür gidersiniz." "Para ölümü zehirlerse, ölümden bir tek öfke çıkar. Tabutların üzerinde insanlar dövüşür." "Toprak onu almalı ve saklamalıydı. " "Bu günlük güneşlik bir ölüm, kırların dinginliğinde sonsuz bir uykuyu." 5 farklı hayat, 5 farklı aile, 5 farklı ölüm.. Kısa ve öz anlatımıyla Emile Zola'dan okuduğum ilk eser.. İçinde bahsi geçen hikayeler ile bizi ölüm düşüncesiyle başbaşa bırakan ve gerçekleri çarpıtmadan dile döken bi kitap olmuş "Nasıl Ölünür?" Her okuduğum hikaye farklı insan ve farklı sınıflara mensup kişileri ve aileleri konu almakta. Ölümün her insan, her aile, her toplum için aynı olmadığını, bu yüzden etkilerininde farklı yansıdığını yazıya dökmüş yazarımız. İnce olduğu için 1 saat bile sürmeden okunacak bi kısa klasik. Kısa olmasına aldırış etmeyelim, anlatımı kısa verdiği anlamlar fazlasıyla büyük ölçüde önemli, bence.. Hatta kitabın arka kapak yazısındaki bi cümle, bi soru çok çok hoşuma gitti; "Ölüm gerçek, ölüm döşeği tabu, cenaze ortak, yas bireysel... Peki ölüm herkesi eşitler mi?" Cenazemiz yapılıyor ama kim ne niyetle, hangi düşünceyle katılıyor.? Ölüm anı geldiğinde diğer insanların gözündeki değerimiz kalıyor mu.? Velhasıl kelam.. Ölüyoruz, ama nasıl ölüyoruz.?
Nasıl Ölünür
Nasıl ÖlünürEmile Zola · Can Yayınları · 202015,5bin okunma
51 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.