Bıkkın kimsenin gözünde her şey aynı donuklukta, aynı grilikledir; hiç­ bir nesne diğerinden daha tercih edilir değildir.
Hayatın görünümlerini kavrayış tarzımız, varoluşumuzun her noktasında birçok kuvvet hissetmemize neden olur. Bu kuvvetlerden her biri, aslında, gerçek görünümün ötesine geçmeye çalışır, ötekilerle birlikte o görünümün sonsuzluğunu örter, salt gerginliğe ya da özleme dönüşür. Çünkü insan, başından beri ikili bir varlıktır. Ama bu ikilik, onun eylemlerinin birliğini bozmaz; hatta bu eylemlerin, ancak pek çok unsurun varlığı sonucunda kuvvetli bir birlik sergiledikleri görülür. Köklerindeki kuvvetlerin böylesine dallanıp budaklanmasından mahrum bir olgusal görünüm, bizim için çorak ve boş olurdu.
Reklam
Toplumsal formlar, giysiler, estetik değerlendirmeler, insanın kendini ifade ettiği tüm stiller, modanın yarattığı kesintisiz dönüşümler çerçevesinde kavranıyorsa, o zaman moda -yani yeni moda- bu bakımlardan sadece üst zümrelere etki eder. Alt tabakalar üsttekilerin stilini sahiplenmeye başladığında, üsttekilerin kendi etraflarına çektiği sınırı aşmış, o modayla simgelenen sınıfsal bütünlüklerini ortadan kaldırmış olurlar; işte o zaman üst zümreler o modadan vazgeçip, yine kendilerini geniş kitlelerden ayırt etmelerini sağlayacak başka bir modaya yönelirler. Ve oyun baştan başlar.
Beden hareketlerinin hızı, temposu ve ritmi, temelde giyimle belirlenir ve benzer şekilde giyinen insanlar, nispeten benzer davranışlar sergiler.
Moda, içsel olarak özerklikten yoksun ve başka bir yere dayanmaya muhtaç olan, ama kendi benliğinin farkına varmak için göze çarpmaya, ilgi çekmeye, biricikliğe gereksinim duyan bireylerin aslî faaliyet alanıdır. Moda, en önemsiz bireyi bile, bir bütünlüğün temsilcisi, birleşik bir ruhun cisimleşmesi haline getirerek öne çıkartır.
Tahrip etme güdüsünün tatmini ile olumlu unsurlara yönelik güdünün artık birbirinden ayrılamayacağı, kendine özgü bir birliğe sahiptir bu hayat.
Reklam
197 öğeden 181 ile 190 arasındakiler gösteriliyor.