Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

monsieur fourchette

Sabitlenmiş gönderi
Beni bir fleur du mal yaptınız.
Sayfa 39 - İnkılap KitabeviKitabı okudu
Reklam
264 syf.
·
Puan vermedi
·
27 saatte okudu
Politikada 45 Yıl
Politikada 45 YılYakup Kadri Karaosmanoğlu
8.5/10 · 152 okunma
Meğer, Atatürk devrinden arta kalmak ne uğursuz bir akıbetmiş!
Sayfa 249 - İletişim YayınlarıKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İşte, böyle önüne bakıp düşünüşlerinin birinde, sanki fena bir rüyadan uyanıyormuş gibi silkinip başını benden yana uzatarak şu beklenmedik suali sormuştu: "Söyle Yakup Kadri, Atatürk şu benim çektiklerimin yüzde birine tahammül eder miydi?" Dalgın dalgın önüne bakmak sırası bana gelmişti. Ona ne evet, ne hayır diyebiliyordum. Gerçi, İsmet Paşa'nın iktidardan düşeli -daha doğrusu Milli Şef nüfuzunu kaybedeli- politika hayatında çekmediği mihnet kalmamıştı ve kalmıyordu. Bundan dolayı ne kadar yanıp yakınsa hakkı vardı.
Sayfa 183 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
"Paşam" demiştim, "Ankara'ya hasseten sizi görmeye gelmiş ve gelir gelmez size telefon etmiştim. Fakat…" İsmet Paşa'nın sözümü tamamlamaya bırakmadan bana verdiği şu acayip, şu çapraşık söz olmuştu: "Evet, biliyorum, bana haber verdiler. Fakat, kendi kendime 'ne münasebetle?' dedim."
Sayfa 134 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Gerçi, İsmet Paşa'nın siyasi ikbal veya nikbet yellerine göre yön alan bir huy sahibini bilirdim.
Sayfa 133 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
İzmir'de Halk Partisi'nin il idare merkezi ve bu partinin organı Anadolu gazetesi binası taşlanıyor ve… Atatürk'le İsmet Paşa'nın resimleri yırtılıp yere atılıyor, bütün bu çirkin hadiseler o günlerde İzmir'de bulunan eski Adalet Bakanı Mahmut Esat (Bozkurt) tarafından "Vaziyet vahimdir. Hayatımız tehlikededir" diye çekilen telgraflarla Ankara'ya bildirdiği halde, hiçbir tedbirle önlenemiyordu.
Sayfa 101 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Başvekilin, hâlâ kulaklarımda çınlayan bu sözle ne demek istediğini anlamak için pek derin düşünmeye hacet yoktu sanırım. Evet, onun istediği gibi şahsi menfaat işlerinde ben bir çocuktum ve İsmet Paşa böyle olmamı, besbelli, bir eksiklik, bir başarısızlık telakki etmekte idi. Şu halde, kazanç peşinde koşanlar akıllı ve başarılı kimselerdi.
Sayfa 87 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Şeyh Sait isyanı kısa bir zaman içinde silahlı kuvvetlerimizle bastırıldıktan sonra ve âsilerle isyanı tahrik ettiği sanılan kimseler -ki bunların en başında İstanbul muhalefet basınının bazı yazarları vardı- İstiklâl Mahlemeleri'ne verildikten ve Takrir-i Sükûn Kanunu işlemeye başladıktan sonra, İsmet Paşa durgun bir siyasi hava içinde, son derece "confortable" bir iktidar koltuğuna oturmuştu.
Sayfa 84 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Nitekim bir gün, Kazım Karabekir Paşa meclis kürsüsüne çıkıp ikide bir gözlerini cumhurbaşkanlığı locasında oturan Mustafa Kemal Paşa'ya çevirerek aşağı yukarı demişti: "Memlekette kimseye sesini çıkarmak imkânını bırakmadınız. Söz hürriyeti bir şu kürsüye inhisar etmiş bulunuyordu; yarın buradan konuşmak hakkından da mahrum olacağız."
Sayfa 82 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Ankara hükümeti, daha doğrusu İsmet Paşa, İstanbul basınının, hassaten kendisine karşı açtığı bu polemik kampanyasında bazı gizli teşekküllerin parmağını aramak gerektiği fikrinde idi. Bu ise, ancak bir örfi idare (sıkıyönetim) metodlarıyla sağlanabilirdi.
Sayfa 78 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Mustafa Kemal Paşa ayrıca Bundan da memnun görünüyordu. İki cumhuriyetçi parti arasında çıkabilecek ihtilaflar ve bu ihtilafların doğurabileceği tartışmalar, bundan böyle, hayalinde taşıdığı ve gençliğinden beri imrenip durduğu Batı sisteminde bir demokrasiye yola çağırdı.
Sayfa 77 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Ve Ali Fuat Paşa da kendisine mahsus alçakkalpliliğiyle Gazi'ye şunu sormuştu: "Şimdi, senin apotrların (havarilerin) kimlerdir? Bunu anlayabilir miyiz?" Bu soruya Mustafa Kemal Paşa'nın verdiği cevap ise şu olmuştur: "Benim apotrlarım yoktur. Memlekete kimler hizmet ve liyakat kudreti gösterirse apotrlarım onlardır."
Sayfa 72 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Bugünkü görüşüm açısından dava yukarıda işaret ettiğim gibi, Mustafa Kemal Paşa'nın eski silâh ve mücadele arkadaşlarıyla birleşmesi ve yalnız İsmet Paşa'ya bağlanıp kalmaması idi.
Sayfa 71 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
"Paşam," dedi, "kazandığınız zaferi askerî ve siyasi yönlerinden bize anlatmak lıtfunda bulunur musunuz?" Başkumandan Mustafa Kemal Paşa bu isteği ilk önce şakaya alarak şöyle cevaplandırmıştı: "A çocuğum ben ne yaptığımı biliyor muyum?Adeta bir rüya görmüş gibiyim"
Sayfa 17 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Hırsızsa, yani hırsız denilebilecek bir hırsızsa, ölse bile, başka bir hırsız kardeşim bişeyini çalmazdı. Hırsızlıkta, hırsızdan hırsızlamak yoktu. Buyüzden hırsızlar için en güvenilir yer hırsızların topluca bulundukları yerdi. Nasıl olur da namuslu bir hırsız başka bir hırsızın malını, parasının çalar! Olamaz! Dünyanın sonu mu geldi ne? Parası çalınan, " Ulan, hırsızlığın da şerefini batırdınız, hırsızlığı iki paralık ettiniz; Paraya değil, işte buna yanarım…" diye bar bar bağırıyordu.
Sayfa 24 - Nesin YayıneviKitabı okuyor
682 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.