Berzah 2.
Her zaman ki monotonluk devam eder. Servise biner uyumak için gözlerini kapatır ama nefes alamadığını hisseder, her zaman ki gibi panik atağı devreye girer. Artık o kadar sık bu travmayı yaşamıştır ki, panik atak, normal atak haline gelir. Nefes alamadığını düşündükçe, nefes aldığını da düşünerek çatışma yaratır beynine, savaş devam ederken, bir
Bu gün aynaya baktımda; Boyle muazzam bir sanat harikasına secde edilmez mi ya. Hasetci şeytan ne olacak. :)
Reklam
Bir Yudum Kitap
Aramayı bilmiyoruz ya da aradığımızı bulduk, farkında değiliz. Belki de bu yüzden bunca derdimiz. Tarihin en çirkin döneminde Stefan Zweig şöyle yazmış: "İyilikle gülümseyebilen insanlar vardı hâlâ." O vakit, ne umudu kesmeli ne de aramaktan vazgeçmeli sevgili okur. Var olun. Ferhat Özkan - Yoksunlar Yapı Kredi Yayınları, s.14-15
Hamile kadınların taşıdıkları bebeğin cinsiyetini oldukça erkenden saptayabiliyoruz artık. İnsanlık o kadar ilerledi. Teknolojik olarak tabii ki. Maddeten ve tıbben gelişiyoruz da, manen neredeyiz tartışılır. iPhone'lar, iPad'ler ve yepyeni bir sanal gerçeklik oluşturacak, akıllara ziyan bilgisayar oyunları icat edebilecek yerdeyiz artık, ama yüreklerimiz ne kadar zenginleşti ve derinleşti, işte o apayrı mesele. İnsanlık bir yandan muazzam ilerlemeler kaydederken, bir yandan da kendi bindiği dalı kesmeye devam ediyor. Şimdilerde, bebeklerin cinsiyetlerini önceden görmeye yarayan sistem, tamamen kız bebeklerin aleyhine kullanılıyor. İlla da erkek çocuk sahibi olma saplantısı o kadar yaygın ve öylesine vahim ki, aileler kız çocuklarını kürtajla hamileliğin erken safhalarında aldırıp, sırf erkek çocuklarını dünyaya getirmeyi seçiyor. Böylece sofrada besleyecek boğaz azalıyor. Böylece sadece oğlan çocuklar dünyaya getiriliyor. Şu anda dünya üzerinde öyle bölgeler var ki, gelecek nesillerde kız ve erkek çocukların oranlarında radikal bir dönüşüm yaşamaları bekleniyor. Sırf bu yüzden Hindistan'da nüfus ciddi ölçüde etkilenebilir. Bilim adamları ve bilim kadınları, erkek ve kadın oranlarında önümüzdeki elli yıl içinde büyük bir orantısızlık olmasından endişe ediyor. Kız çocuklarını erkek çocuklarla eşit görmeyen, bir tutmayan, gelen her bebeği aynı nazarla sevemeyen toplumlarda kadınların oranı hızla azalacak bu yüzyılda.
Edebiyat en güçlü silahtır dediğimizde bu ya az anlaşılıyor ya da hiç anlaşılmıyor. Burda kastedilen şudur ki edebiyat aslında insanların ortak bilincinde var olan güçlü bir değişim aracıdır. Şöyle ki bir bir yazar/şair kendi sonsuz hayal gücünden ve muazzam dağarcığından belirli sözcüleri seçer ve bunları sanat ve düşünce süzgecinden geçirerek bir nizama sokar.Bir sanat eserinin ortaya çıkışının kısa bir özeti budur. Bu eser ortaya çıktıktan sonra da okurun sonsuz hayal gücünde (kaçınılmaz olarak yazarınkinden farklı bir şekilde) yer edinir, okuyucunun düşünüşünden başlayarak, nihayetinde kişiliğinde bir değişim oluşturur. Bir eser böylelikle yazarının zihnini ölümsüz kılar ve bu zihni onbinlere, yüzbinlere ve bazen de milyonlara ulaştırarak bir fikrin milyonlarca farklı şekil almasına vesile olur. İşte bu bağlamda eserin gücü bir insanın gücünün çok üzerindedir. Buradan sanat yapıtı kümülatif olarak ilerler dememimizin de bir sakıncası yoktur. İşte böyle, kümülatif ilerleyen, asla ölmeyen, ve değişimi en kökünden (insandan) başlatan, iyiliği esas alan bir silahtır edebiyat.
Bu Kitap Şu Tecellîden Doğdu
Rüya gördüm, çağların duvarı uzuyordu Önümde. Granitle etten bir yığındı bu. Bağrına uğultusu sinmişti milyonların Endişeden kaskatı kesilen o duvarın. Loş oyuklarda vahşi gözler parıldıyordu, Yığınlar, kabartmalar, nakışlar oynuyordu, Zaman zaman önümde açılıyordu duvar. Yeşimden somakiden ve altından saraylar: Uluların, bahtiyarların
Reklam
177 öğeden 221 ile 177 arasındakiler gösteriliyor.