Muhabbetin karşılıklı güzelleme/sevme olduğunu söylemiştik.
Allah kuluna muhabbet eder, kulunu sever ve kul da Rabbini sever, O'na muhabbet duyar. Doğrusu, her şeyde olduğu gibi sevgi ve muhabbet bahsini de maddiyata indirgediğimizden, kul ile Allah arasındaki muhabbetin mâhiyetini hakkıyla konuşamıyoruz.
Açık ve net söylemek gerekir; muhabbeti gönülden bedene indir- geyenler, onu bir beden ilişkisi hâline getirenler muhabbetten anlamayanlardır. Tekrar edelim ki, muhabbet, iki beden arasında- ki değil, iki gönül arasındaki münâsebettir. Herkes, her mahlük bir gönül taşır; eşya, nebat ve hayvanatın da gönlü vardır. Ama “Ben rühumdan rüh üfledim.” sırrının mazharı olduğu için gönül- lerin büyüğü insanda vardır.*
Dinin ruhunu, tadını, hazzını, derünî kısmını görmezlikten gelmek dine ve dindara oryantalistçe yaklaşmak demektir. Müsteşrikler, oryantalistler ve sığ teologlar ne dini ne de dindarı derinden kavrayabilirler. Botanikçi sadece gülün hangi toprağa dikilmesi gerektiğini, ne zaman bellendiğini, gübrelendiğini, sulandığını ve budandığı bilir. Gülün kokusunu ise ancak gülü koklayan bilir...
Sayfa 207Kitabı okudu
Gülün kokusunu ise ancak gülü koklayan bilir...
Sayfa 207Kitabı okudu
İrfan süzgecinden geçmemiş her tahsil eksiktir.
Sayfa 204Kitabı okudu
Galata Mevlevihânesi Şeyhi Gâlib Dede Efendi Hazretleri de bir beytinde, insanın ancak Efendimize yakınlık vesilesiyle büyüyebileceğini söyler. Bunu Hz. Mevlânâ'ya hitaben söyleyerek ifâde eder:
Efendimsin! Cihanda itibârım varsa Sen'dendir.
Meyân-ı âşıkanda iştiharım varsa Sen'dendir!
Allahın isimlerine Esmâ-i Hüsnâ, Efendimizin isimlerine Esmâ-i Nebi denir. Allah'ın isimleri, yani Esmâ-i Hüsnâ daha çok Muhabbet Peygamberi Hz. Muhammedisa”) Ek şöyle ifâde ediliyor: Allah'ın 99 ismi... 99'luk tesbih adeti de bura- dan mülhemdir. Efendimizin şöyle bir hadisi var: “Allah'ın esmâsı içinde şu 99 tanesi vardır ki, kim bunları ezberler ve devamlı zikrederse...” Bu ifâde; “Allah'ın 99 adet ismi var.” mânâsına gel- miyor, çünkü “Allah'ın esmâsı içinde şu 99 tanesi...” deniyor.
Demek ki, Allah'ın başka isimleri daha var.
Güzel ahlâk, ahâlinin değil Allah'ın güzel gördüğüdür. Allah ise, neyi güzel görüp görmediğini Kur'ân-ı Kerim'de bildirmiştir.
Meselâ hem zâhir hem de bâtın anlamında Allah temiz insanları sever, iki açıdan da kendini temizleyen insanlar Allah'ın sevdiği kullardır.
Bakara Süresi 222. âyet: Ve yes'elüneke anil mehid, kul huve ezen fa'tezilun nisâe fi'l mehidi ve lâ takrabühunne hattâ yathurn, fe izâ tetahherne fe tuhunne min haysu emerakumullâh, innellâhe yuhibbu't tevvâbine ve yuhibbu'l mutetahhirin.
Allahu Zülcelâl, “Ben yeryüzünde kendime halife yaratacağıım.” dediğinde, daha önce yaratmış olduğu mahlükatın itirazıyla karşılaştı. Allah bu itirazlara karşılık, “Ben sizin bilmediğinizi bilirim!” dedi. Sonra Hz. Âdem'e esmâsını verdi, meleklerden ise Hz. Âdem'e secde etmelerini istedi. Şeytan haricindeki melekler Allah'ın bu emrine itâat ettiler. (Şeytan, bilindiği gibi Hz. Âdem'in topraktan, kendisinin ateşten yaratıldığını ve ateşin topraktan üstün olduğunu ileri sürerek secde etmedi. Hem bâtl bir kıyas yaptı hem de Hz. Âdem'deki mânâyı göremedi. O'nun toprak materyaline baktı. Yani ilk “materyalist” Şeytan'dır.)
İslâm, Efendimizin yaşadığı zaman ve mekânda tamamlanmıştır, ama O'nun zamanı ve mekânıyla sınırlı bir din değildir. Dinamik, canlı bir öze sahiptir; her zaman ve mekânın şartları dikkate alınarak yeniden yorumlanabilir.
Sarraf gerek cevhere..
Hz. Pir İbrâhim Ümmi Sinan Hazretleri “Sarraf gerek cevhere, nâdân bilesi değil” diyor. Cevherin değerini sarraf anlar, sohbetin değerini de âlim bilir.
Sayfa 195Kitabı okudu
..sohbette itimat ve teslimiyet esastır. Dinleyenin konuşana kendini bütünüyle açması gerekiyor. Doğu'nun bu sohbet adabı Batı'dan bakarak anlaşılmaz. Ayrıca sohbet bir monolog da değildir, karşılıklı bir hâlleşmedir.
Sayfa 194Kitabı okudu
ZİKİR
Tarikattan maksat, kalbi masivaya olan bağdan kurtarmaktır. Bu hususta zikir en büyük esastır.
Çünkü çokça zikretmek, zikredilene duyulan muhabbetin kalbi doldurmasını sağlar. Bu muhabbet o kadar çok olur ki kalpte başka bir muhabbete yer kalmaz.
Sayfa 107Kitabı okudu
