Siyasal islamda özgürlük
Cumhuriyet tarihi boyunca Türkiye'nin düşünce yaşamına ve siyasetine damgasını vurmuş olan "Atatürkçü" kesim, gittiğimiz hemen hemen her kentte "Atatürkçü" düşünceleri savunmanın artık cesaret istediğinden, bu görüşlerin giderek toplumda bir suç olarak görülmeye başladığından şikâyet ettiler. Siyasi kimliklerinden dolayı yaşadıkları toplumda dışlandıkları ya da baskı gördükleri kanısındaydılar.
Trabzon'da Karadeniz Teknik Üniversitesi'nde öğrenim gören bir öğrenci, arkadaşıyla gittiği bir internet kafede Kürtçe konuştukları için uyarıldıklarını, "diklenince" her ikisinin de dayak yediklerini anlatıyordu. Hatta bu öğrencinin "kafası delinmiş", ertesi gün pek Türkçe bilmeyen annesi telefonla arayınca Türkçe cevap vermiş, annesinin "oğlum niye Türkçe konuşuyorsun seni anlamıyorum" sözüne "anne, Kürtçe konuştum kafam delindi, artık dikkat ediyorum" yanıtını vermişti.
Reklam
Erzurum'da Atatürk Üniversitesi öğrencisi bir genç, yurda gelir gelmez nereli olduğunun sorulduğunu, Diyarbakırlı olduğunu söylediğinde "Diyarbakırlıysan Erzurum'da ayağını denk alacaksın" uyarısıyla karşılaştığını aktarıyordu.
Anadolu'nun birçok üniversitesinde görüştüğümüz farklı kimlikteki öğrencilerin en çok şikâyet ettikleri konu, kendilerini "ülkücü" olarak tanımlayan gençlerin, yaşam tarzlarına müdahaleleriydi.
Türkiye'nin Batı kentlerinden Anadolu'nun daha muhafazakâr bölgelerine üniversite eğitimi için gelen gençler, yaşam tarzlarını değiştirmek zorunda kaldıklarından bahsediyorlardı.
Eğitim sisteminde ilk ve orta öğrenimde vurgulanan disiplin anlayışı ve ders kitaplarının içeriğinin yaratıcılığa olanak tanımaması gibi sorunlar bir yana, yükseköğretimde bile, birkaç üniversite dışında, gençliğin özgür davranabilme ve düşünebilme yollarının tıkanmış olmasının, insan sermayesinin bu denli öncelik kazandığı bir dünyada Türkiye'nin en önemli sorunlarından birini oluşturduğu kanısındayız.
Reklam
1.000 öğeden 961 ile 970 arasındakiler gösteriliyor.