Allah mahlûkatı, varlık mertebeleri kemale ersin ve varlık içinde marifet tamamlansın diye yaratmıştır. Yani marifetle ilgili taksimatın varlığı tekâmül etsin diye. Şu halde kulları, kendisini bilip tanısınlar diye yaratmıştır. Çünkü bazı meşhur rivayetlerde de vurgulandığı gibi O bilinmeyen bir hazineydi. Yoksa kendisi zatında tekâmül et- sin diye değil. Allah, bundan münezzehtir, yücedir. O, kendini kendisiyle biliyordu. Marifet mertebelerinden olmak üzere kâinatın da O'nu bilmesi kalmıştı. Böylece marifet kemal bulacaktı. Bu yüzden mahlûkatı yarattı ve onlara kendisini bilmelerini emretti. Ve bu yüzden varlık kadim (öncesiz) ve hadis (sonradan olma) şeklinde bölünmektedir. Eğer kâinatı yaratmasaydı, varlık mertebeleri tamamlanmayacaktı.